Depremin nedeniyle rezervasyonlarda düşüş yaşandığını fakat durumun yavaş yavaş toparlanmaya başladığını belirten Bağlıkaya, “Rezervasyonların hemen deprem akabinde belli bir süre insanların o destinasyona rezervasyon yapmaması normal. Doğal olarak rezervasyonlarda düşüş oldu hatta durma noktasına geldi. Ama şu anda yavaş yavaş toparlıyor. Akşama kadar televizyonlarda depremin dışında haberin olmadığı bir yerde insanların tatil düşünmesi de zor. Tatil açısından bakıldığında her şey yavaş yavaş normale dönüyor. Rezervasyon iptali yok ama rezervasyonlarda düşüş yaşanması oldu başlarda. Onun haricinde bize gelen bir şey yok.” ifadelerini kullandı.
Alman Seyahat Birliği (DRV) ile toplantı yaptıklarını açıklayan Bağlıkaya Almanya’dan rekor sayıda turist beklediklerini kaydetti. Bağlıkaya ‘nın açıklamaları şöyle:
“Türkiye’ye turist lazım, bu sene lazım. Türkiye’nin turizm açısından en çok desteklenmesi ve pozitif ayrımcılık yapılması gereken bir dönemdeyiz. 2023’te bütün pazarlarda rekor bekliyorum. Özellikle Almanya pazarından 7 milyon turistin gelmesini bekliyoruz. Ulaşılamayacak bir rakam değil. Rekor olur, rekor olacak derken de şunu söyleyelim. Almanya’da 2022 yılında tatil amaçlı 53 milyon kişi seyahat etmiş. 67 milyon da seyahat satın alınmış. Neredeyse 14 milyon kişi 2 kere tatile çıkmış. Böyle bir pazardan bahsediyoruz. 67 milyon seyahat satılan bir yerde 7 milyonu hedeflemek çok olağandışı bir şey değil. Pazarlara böyle bakmamız lazım. Alternatif pazar diye konuşuyoruz da sanki alternatif pazarlarda hiçbir şey yapılmıyormuş gibi algılanıyor. Halbuki pazar derinliğini, pazarın kendi kültürü var. Şimdi bazı pazarlar i,çin buralar tamam alternatif pazarlara bakalım gibi bir anlayış var. Bu hatayı hep yapıyoruz. “Mesela Almanya, İngiltere ve Rusya tamam bir de öbürlerine bakalım diyoruz. Burası tamam değil, gidilecek çok yol var. Mesela buradaki pazar payımızı yüzde 10’a getirmeye çalışıyoruz. '67 milyon seyahat var, 7 milyonu bizim olsun' diyoruz. Burayı yüzde 20’ye çıkartma başarısını gösterdiğimizde zaten başka bir mevsim oluyor. Rusya'nın da pazar derinliği çok fazla. Bakanlığın rakamlarıyla çok çelişmek istemiyorum ama ben 2023 yılında Türk pasaportu taşıyan vatandaşlarımızla değil de sadece yabancı vatandaşların Türkiye’ye girişi açısından 50 milyon turist rakamının yakalanacağını düşünüyorum.”
Kültür ve Turizm Bakanlığının depremle ilgili aksiyon almakta geciktiğine dikkat çeken Bağlıkaya, "Türkiye’deki tüm müzeler, ören yerleri, turistik tesisler, oteller, hastaneler ve insanların toplu olarak bulunduğu noktalar için güvenli turizm sertifikası benzeri bir sertifika geliştirilmeli. İşin turizm ayağı konusunda Kültür ve Turizm Bakanlığı öncü olmalı. Bakanlık bu konuda harekete geçme noktasında geç kaldı. Özellikle İstanbul konusunda böyle bir sorunumuz var şu anda. Bunu yok sayamayız. Sabahtan akşama kadar televizyonlar diyor ki ‘Türkiye deprem kuşağında. Türkiye'de deprem devam edebilir. İstanbul'da şu büyüklükte deprem olacak. Şu kadar milyon kişi ihtimaldir ki vefat edecek.’ Şimdi böyle haberlerin yoğun olduğu yerlerde turizm hareketini beklemek çok anlamlı değil. Gelmez kimse. Dolayısıyla bakanlık çok acil bir biçimde koronavirüs döneminde bir sertifika programı başlattıysa derhal bina güvenliği için de bir sertifika programı başlatmalı.” diye konuştu.
Bütün turizm tesislerine bir mecburiyet getirilerek bina güvenliğinin sağlanabileceğini kaydeden Bağlıkaya “Hatta Bakanlık olarak bunu organize edersin. Depreme dayanıklı, depremde sorun yaşamayacak otelleri bir biçimde listelersin. Sorun yaşayacak otellere de destek olursun. Bir kredi açılır, bir fon yaratılır ve bunların derhal tadilatı, tamiratı güçlendirmesi neyse bunlar yapılır. Bunlar yapılmadan ‘Nasıl olsa insanlar unutur. Üç ay sonra zaten bunu kimse hatırlamaz.’ diyemezsin. Yarın öbür gün gerçekten bir şey olsa ve sen bu kontrolleri yapmamışken insanların başına bir şey gelse bunu nasıl izah edeceksin?” ifadelerini kullandı.
Güvenli turizm tesisleri konusunda Bakanlığın inisiyatif alması gerektiğini kaydeden TÜRSAB Başkanı, "Turizm tesislerinden 3 ay içinde depreme dayanıklılık belgesi istesin. ‘Şu şirkete yaptıracaksınız. Paranız yok mu? Kredi verelim' desin ama dünyanın önüne turistik alanlarımız mekanlarımız güvenlidir, sertifikalıdır’ diyerek çıkalım. Bunu söylemediğin zaman spekülasyonlara da açık olursun. Senin rakip ülkelerin de bunu kullanarak aleyhine çalışır." şeklinde konuştu.
Bakanlık tarafından belgelendirilen çoğu otelin yangın merdiveni bile olmadığını ifade eden Bağlıkaya, “Basit konaklama belgesi başka bir motivasyonla verildi. 'Aman sokağa bir gelir bırakmayalım' motivasyonuyla bütün otellerden ücret aldılar. Şimdi böyle bir sorumluluğu Turizm Bakanlığı taşıyor mu, taşımıyor mu? Bakanlık olarak belgeledi mi? Belgeledi. Şimdi bu nasıl olacak? Otellerin çoğunun yangın merdiveni bile yok. TGA’ya para verilsin diye yapıyorsunuz ama nasıl olacak böyle? Kontrol edip yapın ya da bir standarda getirip yapın.” şeklinde konuştu.
Deprem nedeniyle ITB Berlin Fuarına katılmayacaklarını fakat İstanbul Ticaret Odasının kendilerini ücretsiz bir şekilde misafir ettiğini açıklayan Bağlıkaya, “Buradaki standın şöyle bir hikayesi var. Biz depremden dolayı fuar katılımlarını iptal ettik. Belli bir fonu harcıyoruz yardımlar için. ‘Böyle bir bütçemiz de yok. Bu sene Berlin'e katılmayalım’ dedik. Berlin'e katılmayalım dediğimizde de ‘İstanbul Ticaret Odası ICB'nin bir standı var. Sizi burada misafir edelim dediler’ sağ olsunlar. Biz burada herhangi bir ücret ödemeden misafir ediliyoruz.” bilgisini paylaştı.