Başta Suriye konusu olmak üzere, bölgemizdeki Amerikan etkinliği ve İran düşmanlığının altında yatan en önemi gerçek, İsrail’in güvenliğidir. Amerika, bu nedenle İran’a karşı olan yaptırımların devamında kararlılık gösteriyor. İran’ın daha da zayıf düşmesi için planlar yapıyor.
İşin bir başka boyutuna da değinelim:
ABD Başkanı Trump, daha önceki açıklamasında “Suriye’deki askerlerimizi çekeceğiz” demişti. Bir gün sonra da tam tersini söyledi.
Bunun gerekçesini yeni öğreniyoruz.
Fransa Cumhurbaşkanı Macron ile yaptığı son görüşmeden sonra Suriye’den asker çekilmesi işini yeniden düşünmeye başlamış olanTrump’ın, İsrail’in de tepkisinden sonra çekilmeyi zaten istemeyen Mattis gibi düşünmeye başladığı ve askerleri Suriye’de uzun süre tutacağının Washington’da konuşulmaya başlandığına da dikkat çekiliyor.
İsrail’in böyle bir duruma karşı çıkması Amerika’nın geri adım atmasına neden olmuş. Konuyu Haber Türk’ten Serdar Turgut araştırmış ve perde arkasında nelerin döndüğünü kaleme almış. “Pentagon’daki tartışma İsrail’e taşınmış” diyerek gelişmeleri bakın nasıl anlatıyor:
“EUCOM ile CENTCOM arasında Türkiye hakkında yaşanan tartışmayı 24 Nisan’da bu köşede yayınlanan “Pentagon’daki kritik Türkiye tartışması” başlıklı yazıda anlatmıştım. Özetle Avrupa kumandanlığı EUCOM, ABD’nin YPG ile bağlarını kopararak Türkiye ile arasını düzeltmesini istiyor. CENTCOM ise YPG ile işbirliğinin sürmesinden yana. İsrail YPG’yi destekliyor ve bu konuda EUCOM ile konuşacak bir şeyi yok. CENTCOM ile bu konuda çok iyi anlaşıyorlar. Savunma Bakanı Mattis de oyun planını buna göre kurdu. Washington’un şifrelerini iyi okuyan çevreler, kendisi de CENTCOM kökenli bir general olduğundan Mattis’in General Votel gibi YPG ile ilişkileri sürdürmekten yana bir generali taktik olarak İsrail’e yolladığını söylüyor. Öğrenildiğine göe Mattis, generalini resmi görev olarak İsrail’i Trump’ın“Yakında askerlerimizi Suriye’den çekeceğiz” sözü doğrultusunda ikna etmesi için göndermiş. Bu çekilmeden yana olmayan Votel’in bu çekilme politikasının güçlü bir savunucusu olmayacağını ve İsrail’in tepkisini de Washington’a seve seve güçlü bir şekilde ileteceğini düşünen Mattis’in “asker çekmeme”ye ve “YPG’nin yanında durulmasına devam”a İsrail’i de yanına müttefik alarak Trump’ı ikna etmeyi planladığı ve oyun planını bu şekilde kurduğu konuşuluyor Washington’da. Nitekim Kuzey Suriye’de otonom bir Kürt varlığı kurulmasının da en büyük savunucusu olan İsrail’in, Votel’in anlattığı Trump’ın çekilme planına çok sert tepki verdikleri ve bunu kesinlikle kabul etmeyeceklerini söyledikleri haberi Pentagon’a geldi. İsrailliler Amerikan askeri varlığı kalmadığında ve YPG de zayıfladığında “bölgede İran gücünün daha da artacağından korkuyor” ve bunun da kendileri için varoluşsal bir mesele olduğunu vurguluyor. Nitekim Votel’in ziyaretinden sonra İsrail Savunma Bakanı da Washington’a geldi ve tepkiyi resmen iletti. Mattis ise “Eğer asker çekilirse bundan ileride pişman oluruz” diye bir açıklama da yaptı.”
Bölgede İsrail’in en büyük düşmanı şu anda İran olarak görülüyor. İran’ın yayılmacı politikaları Suudi Arabistan’ı da endişelendiriyor. Bu nedenle düşman gibi görünseler de İsrail ve Suudi Arabistan İran yayılmacılığının önlenmesinde işbirliği yapıyor. Amerika da buna destek çıkıyor.
Dikkat edilecek olursa Suriye’de askeri gücünü ve yayılmacılığı artıran İran’ın varlığı karşısında İsrail füzelerle Suriye’deki İran destekli güçlere karşı füzelerle saldırı düzenliyor.
Bu satırlar yazılırken, Suriye’deki Hama'da rejim ve İran Devrim Muhafızlarının bulunduğu tugaya düzenlenen saldırıda mühimmat deposunun isabet alması sonucu şiddetli patlamalar meydana geldiği haberlerini aldık. Hama'nın yanı sıra Halep'te de Esad rejimine ait bir askeri üssün vurulduğu da belirtiliyor. İHA'nın haberine göre, patlamalar nedeniyle ilk belirlemelere göre 38 kişi öldü 57 kişi yaralandı. Suriye ordusundan yapılan açıklamada, askeri üslerin 'düşman' füzelerle vurulduğu açıklaması geldi.
Görüldüğü gibi İsrail, kendisi için tehdit ve tehlikeli olabilecek hiçbir şeye izin vermiyor. Bu konuda da Amerika ile işbirliği yapıyor.
Bir önemli konu da şu:
Türkiye için çok büyük tehdit olan PYD/ PKK’nın varlığını sürdürmesi de bir İsrail politikası olarak karşımızda duruyor. İsrail, bu terör örgütleri ile hem işbirliği yapıyor, hem de bölgedeki varlıklarını sürdürmesini istiyor.
İsrail bölgede doğrudan Türkiye’yi hedef alan açıklamalardan ve hareketlerden kaçınıyor ama Türkiye’nin düşmanları ile de işbirliğini sürdürmekten kaçınmıyor.
Bölgedeki Türkiye, Rusya ve İran ittifakından da son derece rahatsız olduklarını gözlemliyoruz.
Öyle görünüyor ki bölgemizde ve özellikle de Suriye’deki sıkıntılar öyle kolaylıkla sona erecek gibi değil.