TBMM (AA) - Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, "CHP yönetimi artık Suriye'deki ateşi ülkemize taşıma siyasetinden tövbe etmelidir." dedi.
Erdoğan, AK Parti TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve CHP yönetimini bir kez daha sorumlu siyaset yapmaya davet ettiğini belirtti.
"Özellikle Alevi canlarımız konusunda kullandıkları çirkin, ayrımcı ve zehirli dili terk etmeye çağırıyorum. CHP yönetimi artık Suriye'deki ateşi ülkemize taşıma siyasetinden tövbe etmelidir." diyen Erdoğan, kullanılan dilin, bu ülkeye geçmişte çok acı bedeller ödetmiş, son derece sorumsuz ve tehlikeli bir dil olduğunu vurguladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Türkiye'nin birliğini, dirliğini, bütünlüğünü, huzur ve güvenliğini korumak hepimizin görevidir, millete karşı ortak mesuliyetidir. Muhalefette olmanız bu gerçeği değişmez, değiştirmemelidir. Bir diğer husus ise bu ülkede Kürt de Alevi de muhafazakar da demokrat da en şedit baskıyı CHP'den görmüş, CHP'nin faşist zihniyeti eliyle yaşamıştır. CHP yönetimi Alevi vatandaşlarımızı istismar edeceğine, kışkırtacağına önce çıksın onlara yaptıkları zulümden dolayı nedamet getirsin." değerlendirmesinde bulundu.
"Terörsüz Türkiye hedefiyle yürüttüğümüz çalışmalarda ülkenin 40 yıllık bir sorununu çözerken, istismara müsait yeni fay hatları oluşturmak açık ve net söylüyorum; emperyalizme uşaklık etmektir." ifadesini kullanan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Her kim-üç beş emperyalistin gazlamasıyla bu milletin kardeşliğine kastederse karşısında bizi bulur, devletimizi bulur, 85 milyonu bulur. Çünkü biz bu tezgahı son 22 yıl boyunca defalarca gördük. Biz bu kirli oyunu daha öncesinde 27 Mayıs'ta, 12 Mart muhtırasında, 12 Eylül darbesinde, 28 Şubat postmodern darbesinde, bunlara giden kanlı ve alçak yollarda gördük. Biz bu tarz söylemleri, demokrasimize ve ekonomimize yönelik müdahale girişimlerinde, Türkiye'yi istikrarsızlık bataklığına sürüklemeyi amaçlayan envaiçeşit tuzakta gördük. Bu mülevves senaryoyu daha önce Maraş'ta, Çorum'da, Sivas'ta, Gazi Mahallesi'nde ve başka yerlerde gördük. Buradan aynı hevesler peşinde koşanlara şunu bir kez daha söylüyorum; artık başaramayacaksınız. Kardeşliğimize halel getiremeyeceksiniz. Bizi, Türkiye Yüzyılı hedefimizden alıkoyamayacaksınız. Ülkemizin iç dinamiklerini kaşıyarak, bu milleti tekrar kendi iç gündemine hapsedemeyeceksiniz. Allah'ın izniyle bu sefer Türkiye'yi küresel demokrasi ve kalkınma yarışının dışına atamayacaksınız."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti ve Cumhur İttifakı olarak ülkede yeni sorunların ve yeni kutuplaşmaların ortaya çıkarılmasına müsaade etmeyeceklerinin altını çizerek, hiçbir ayrım gözetmeksizin, 85 milyon hep beraber, İstiklal Marşı'nın vazettiği kadim değerlere sıkı sıkıya sarılacaklarını söyledi.
Mehmet Akif Ersoy'u yad eden Erdoğan, "Merhum Akif'ten, bize sadece bir marş değil, nesiller boyu gururla, coşkuyla söylenecek bir manifesto kazandırdığı için, 'Allah razı olsun' diyorum. İstiklal Marşı'mızı kabul eden Türkiye Büyük Millet Meclisinin muhterem üyelerini de rahmetle yad ediyorum." diye konuştu.
- "Aile hasar görürse; sırasıyla birey, toplum, ülke ve insanlık bozulur"
Dünya, globalleşmeyle beraber devasa bir köye dönerken, neoliberal kültürün olumsuz etkilerine daha fazla maruz kalındığına işaret eden Erdoğan, küresel kültürün hedefe koyduğu kurumların en başında ise aile ve ailevi değerlerin geldiğini belirtti.
"Modern kanaat önderleri neyi dikte ederse etsin, bizim anlayışımızda aile, ülkenin de milletin de nüvesidir, çekirdeğidir, istikbalinin güvencesidir." diyen Erdoğan, ailenin olmadığı, ailenin parçalandığı, aile değerlerinin hırpalandığı bir toplumun, geleceğine güvenle umutla bakmasının da mümkün olmadığını kaydetti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ailenin insanın ilkokulu olduğunu; insanın, hoşgörüyü, saygıyı, sevgiyi, dürüstlüğü, çalışkanlığı, vatanseverliği, farklılıklara müsamaha göstermeyi, sabrı, dayanışmayı, hamiyetperverliği, başkasının hakkını gözetmeyi, harama el uzatmamayı ailede öğrendiğini belirterek, bu yönüyle ailenin, toplumun temeli olmanın yanında, ülkeyi de ayakta tutan en önemli sütun olduğunu vurguladı.
"Allah korusun, aile hasar görürse; sırasıyla birey, toplum, ülke ve insanlık bozulur. Biz, işte bunun için 'güçlü aile, güçlü insan, güçlü toplum' diyoruz." ifadesini kullanan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Partimizin felsefesini anlatırken kullandığımız 'İnsanı yaşat ki devlet yaşasın' ilkesi, aynı zamanda 'Aileyi yaşat ki millet yaşasın' hissiyatımızın da ifadesidir. Gerçekten de aile değerlerini dışlayan, aileyi düşmanlaştıran, aileyi geri plana iten hiçbir bireysel gelişimin başarı şansı yoktur. Geçenlerde CHP'nin yandaşları Taksim Meydanı'nda çıkmışlar, orada siyah torbalara aile ismini, izini koymak suretiyle güya onu çöpe atıyorlar. Sizin hayatınız zaten böyle geldi, böyle gidiyor. Bunun için de bir işe yaramıyorsunuz ve yaramayacaksınız da. Aile bizim her şeyimiz."
Erdoğan, bireyi, nitelikli ama küçültülmüş, özgür ama yalnızlaştırılmış insan haline getirme çabalarının, küresel bir kuşatma halini aldığının altını çizdi.
Batı popülizminin geçen asırdaki önceliğinin, ailenin dağıtılması ve toplumdaki bireyselleşmiş kişi sayısının artırılması olduğuna dikkati çeken Erdoğan, "Şimdi bunun bedelini en ağır şekilde yine kendileri ödüyorlar. Hatalı politikalar sebebiyle sürüklendikleri darboğazdan çıkamıyorlar." diye konuştu.
Yuva kavramının, evdeki oda sayısıyla ilişkilendirilmesinin doğru olmadığına işaret eden Erdoğan, "Yuva demek, 'şu kadar metrekare ev' demek değildir. Yuva demek, içinde birlikte güzel vakit geçirilen, hatıralar biriktirilen, çatısı altında huzur bulunan, hayata ve insanlığa dair temel eğitim ve öğretimlerin görüldüğü mekan demektir. Çocuklar okula, ailede kazandıkları bu güçlü temeli harflerle, rakamlarla, becerilerle süslemek üzere giderler. Dolayısıyla okul ailenin yerine geçen değil, bilakis ailede verilen eğitimin, ahlakın, değerlerin tamamlayıcısı olan bir kurumdur, öyle olmalıdır." değerlendirmesinde bulundu.
(Sürecek)