Rüya gibi geçen Teksas gezimizin ikinci durağı Dallas sehriydi.. Hava durumu konusunda Houston'da olduğu kadar şanslı değildik hatta son iki gün kasırga ve kar soylentileri vardı. Açıkçası "kasırga" kelimesi beni endişelendirdi biraz.
Tamam yağmura, çamura, kar, sis falan alışığızda kasırga bizi biraz aşar neyseki korkulan ve beklenilen kasırga uğramadı Dallas'a yağmur ve kar ile atlatıldı
Dallas bana göre çok wowww dedirtecek bir şehir değil açık açık yazayım ama 1963 yılında suikasta kurban giden JFK'nin Sixth Floor müzesi beni ağlattı. Elm Caddesi üzerinde konvoyu ile hareket halindeyken suikasta uğraması Dallas tarihine damga vurmuş. Vurulduğu 2 nokta Cadde üzerinde X olarak işaretlenmiş. Başka bir alanda da anıtı var. Turistlerin ilgi odağı olmuş.
171 metre yüksekliğindeki Reunion kulesinin en tepesindeki "GeO-Deck"adlı gözetim katında Dallas'ı ayaklarının altına almakta etkileyiciydi. Hava durumu nedeniyle Dallas Hayvanat Bahçesine gidemedik ki Zero Gravity Park yapmak istediklerim listesinde başlardaydı. Dallas sokaklarını gezerken karşımıza çıkan Old Red Müzesinin tarihi binasına bayıldım, dakikalarca yanından ayrılamadım. 1890 yılında inşa edilen by muhteşem binanın müzesine girmeye vaktimiz olmadı malesef. Pioneer Plaza Park'ta sığır ve kovboy heykelleri ile fotoğraf çektirmekte çok eğlenceliydi. Birde bahsetmem gereken kocaman bir göz çok ilginçti. Kocaman bir göz size bakiyor ilk başta korkutucu geldi ama güzel bir sanat çalışması.
Dallasta ne yedik ondan da bahsedeyim biraz ben vejeteryan sayılırım ama meshur "chicken fried steak" yemeden dönemezdim. Kızartılmış tavuk etinin, gravy sosla beraber sunulduğu popular bir fast food. Hayır sevmedim hiç tadını. Teksas bölgesinin genelde kızartılarak yapılan yemekleri bana çok cazip gelmedi o yüzden heryerde kolaylıkla bulunan Meksika taco'larından severek tükettim.
Dallas kesinlikle bir daha gidebileceğim şehirlerden. Eminim bahar aylarında bir başka güzeldir.
Haftaya görüşmek üzere