Magazin

Fransız Eleonore Fourniau Londra’da sahneye çıktı

Fransız şarkıcı Eleonore Fourniau, 5 Ekim Cumartesi akşamı, Londra’daki Limehouse Library Hotel’de sahneye çıktı.

Abone Ol

DERVİŞ MÜZİĞİ LONDRA’DA YANKILANDI. ELEONORE FOURNIAU İLE ŞARK RÜZGARI. HURDY GURDY İLE ACEM KÜRDİ. Yorumladığı Türkçe, Kürtçe, Lazca ve Ermenice türkülerle müzikseverlerin ilgiyle takip ettiği Fransız şarkıcı Eleonore Fourniau, 5 Ekim Cumartesi akşamı, Londra’daki Limehouse Library Hotel’de sahneye çıktı. YouTube kanalındaki “Gizli Bahçe Akustik” kayıtlarıyla tanınıp, divan sazı ve bas gitar çalan Levent Canen ile cura ve klasik gitar çalan Doğu Ekin ikilisi konserin açılışını üstlendikleri gibi Eleonore Fourniau da eşlik ettiler. 

Konsere İngiltere Atatürkçü Düşünce Derneği Başkanı Jale Özer, İngiltere Alevi Kültür Merkezi ve Cemevi Başkanı İbrahim Has, Londra Azerbaycan Evi kurucusu ve İngiltere Türk Dernekleri Federasyonu Başkan Yardımcısı, toplumsal hizmet onur madalyalı Dr. Ali Tekin Atalar ve Göçmen İşçi Kültür Derneği eş başkanı İbrahim Avcıl’ın da aralarında bulunduğu geniş bir izleyici kesimi katıldı. 

Eleonore Fourniau, konser programına İranlı Kürtlere ait bir ninni ile başladı. Genellikle anneler tarafından söylenen ninnilerin çok nadiren babalar tarafından dillendirildiğini anlatan yorumcu, seslendirdiği ninninin sözlerinde “keşke annen olsaydı” mısrasının da bulunduğunu açıkladı.

Konserin bazı bölümlerinde üç sazla sahnede yer alan müzisyenler, Dersim yöresine ait tasavvuf eseri ‘Aşkın Şarabını İçerler’’in ardından memleket hasreti çeken müzikseverlere “Pencereden Kar geliyor, Gurbet Bana Zor Geliyor” adlı türkümüzü çalıp söylediler.

Çepni Türkmen türküsü “Baban Seni Veriyi da Bir Bağa Pırasiye” ağıtı ve Karadeniz türküsü “Çayeli’nden Öteye” ardından Kayseri yöresine ait Yunan-Karaman türküsü “Gesi Bağları” ile diyardan diyara kültür seyahati yaşandı. 

Rivayetelere göre bebeği olmayan bir annenin kucakladığı bir taşı ermişlere dua ederek bebeğe dönüşmesi ardından yaktığı ninni “Mevlam Şu Taşa Bir Can Ver” adlı eser de repertuarda yer aldı. 

Sivaslı ozanımız Aşık Veysel’in “Beni Hor Görme Gardaşım, Sen Altınsın, Ben Tunç muyum?” ve Bektaşilikte Yedi Büyük Ozan’dan kabul edilen Şah Hatai’nin “Arif İsen Bir Gün Seni Seslerler”  eserlerine bütün salon eşlik etti.

Sazın yanı sıra Hurdy Gurdy adlı çalgıyı da çalan Eleonore Fourniau kısa bir konuşmayla çalgı hakkında bilgilendirmede de bulundu. Ortaçağ’dan itibaren İspanya, Fransa ve Macaristan’da kullanılan Hurdy Gurdy, elle çevrilip dönen lastik bir tekerleğin telleri titreştirmesiyle sesini oluşturuyormuş. Eleonore, çalgının Karadeniz müziğindeki “tulum”u andıran duygusuyla Anadolu makamlarını yorumlayarak kendi tarzını yaratmaya çalıştığını da vurguladı. 

Konser, 75 ayrı odasının Mevlana, Atatürk, Sokrates, Mozart, Che Guevera, Fidel Castro, Mimar Sinan, Hacı Bektaş Veli, Yunus Emre, Pir Sultan Abdal, Gandhi, Tolstoy, Charles Dickens, Cervantes, Galileo gibi edebiyat, felsefe, kültür, sanat ve bilim alanında dünyanın ortak şahsiyetlerine adandığı Limehouse Library Hotel’in ev sahipliğiyle gerçekleştiğinden Eleonore Fourniau “gerçekten de hayatımda gördüğün en güzel otel” övgüsüyle Limehouse Library Hotel Yönetim Kurulu Başkanı Önder Şahan’a teşekkür etti. 

ELEONORE FOURNIAU

Orta Asya üzerine çalışmalar yapan akademisyen anne ve babadan Paris’te dünyaya gelen Eleonore Fourniau, 11-14 yaşlarında Özbekistan'da yaşayıp Özbekçe ve Rusça öğrenmiş. Ailesinin Türkiye’ye taşınmaları üzerine derviş müziği ve Kürt kültürüyle ilişkili çalışmalara ilgi duymaya başlamış. 

Fransa'da tarih ve Rusça lisans eğitimini tamamladıktan sonra Anadolu müziğine ağırlık vererek  İstanbul Teknik Üniversitesi'nde müzik eğitimi görmüş. 2015 yılında Altın Portakal En İyi Müzik Ödülü’ne layık görülen Eleonore Fourniau, Telli Turnalar ve Trio Samaia topluluklarıyla çalışıyor. Fas, Avustralya, İngiltere ve Kanada gibi ülkelerdeki konserleriyle Anadolu kültürünü tanıtmayı sürdürüyor.

DÜNDEN BU GÜNE HALK MÜZİĞİMİZ 

Derin edebi muhteviyatı, farklı yörelerimizin oldukça zengin makam, melodi, ritm ve çalgı çeşitlemeleriyle yüzlerce asrın birikimi, aşıklarımızın kararlılığı, müzikologlarımızın tutkusuyla günümüze kadar ulaştı. Yaşadığımız son yüzyılda kayıt cihazlarının icadı ve gelişimiyle arşivlendi. Toplam repertuar özverili araştırmacılarımızca büyük oranda notalandı. 

Ruhi Su’dan Erkan Oğur’a katıksız, duru yorumlarla özü aktarma ve yaşatma çabalarını müteakip bütün yörelerimizi kucaklayan çeyrek asırlık akımsal bir yayılma ve revaçta kalma faslını da geride bıraktık. 

Fransız araştırmacı müzisyen, solist Eleonore Fourniau, İskoç kökenli müzikolog, aranjör, klasik gitarcı Paul Dwyer gibi farklı kültürel alt yapılarda yetişen müzik aşıklarının da varlıkları ayrı bir heyecan ve güven aşılıyor. 

Aşık Veysel bestesi Kara Toprak, Fazıl Say’ın yeniden bestelemesiyle uluslararası kayıtlarda repertuara girmiş durumda. Azerbaycanlı besteci, piyanist, solist Aziza Mustafazade, Lübnan asıllı trompet virtüözü, besteci İbrahim Maalouf, Tunuslu solist, udi, besteci Dhafer Youssef kaydettikleri albümlerde birlikte çalıştıkları Herbie Hancock, Stanley Clarke, Al Di Meola gibi üstadlarla ortak makamsal duygularımızı yaşadığımız çağa yaraşır düzeye taşıdılar.  

Halk müziğimizle ilgilenip, dünya başkentlerinde yaşama fırsatı yakalayan genç müzisyenlerimiz, yeni beste ve çağdaş düzenlemelerle kültürel varlıklarımızın daha geniş alanlarda temsili ve tanıtımında daha aktif rol almaya başladılar. 5 Ekim Cumartesi akşamı, Limehouse Library Hotel’de gerçekleşen konser özenli sunumu, sıcak atmosferi, hassas izleriyle yeni bir dönemin başlangıcına işaret eder gibi oldu.Fotoğraflar: Emrah Şahbaz