Sokakların feminist ve aktivist kızları Guerilla Girls'ün "It's Even Worse in Europe" sergisi. Serginin detaylarına geçmeden önce kimliklerini taktıkları goril maskesinin arkasına saklayan,sanatta cinsiyet ayrımcılığı başta olmak üzere tüm ayrımcılığa karşı savaş açan bu kızlardan sözetmek istiyorum bilmeyenler için. Aslında Türk sanatseverler onları yakından tanıyor. İstanbul Modern'in bünyesinde 2006 yılında İstanbul'da gerçekleşen 51.Venedik Bienali'nin baş konuğu idi bu sıradışı kızlar.
Yaptıkları, kahve falı bakarak geleceklerini öğrenmeye çalışan Türk kadın sanatçıların posterleri bence biealin en güzel çalışmasıydı!
İlk kez 1985 yılında biraraya gelen kızlar, sanat ve popüler kültürdeki cinsiyetçiliği eleştiriyorlar eğlenceli,sivri dilli posterleri ile. Kurucu sayısı 55. Bugün kaç kişi olduklarını bilmiyoruz. Sayılarını gizli tutuyorlar.İsimlerini duyurdukları ilk protestolarını New York Modern Sanatlar Müzesinde gerçekleştirmişler.
"Uluslararası Resim ve Heykel" sergisinde yer alan 169 sanatçıdan yalnızca 13’ünün kadın olması onları harekete geçirmiş. Sergi sürerken New York’lular bir sabah sokaklarda ilginç bir posterle karşılaşmış. Posterin üzerinde şu yazıyormuş:
Kadınların Metropolitan Müzesi’ne girebilmeleri için çıplak mı olmaları gerekiyor?
Müzede eseri sergilenen sanatçıların yalnızca yüzde 5’inin kadın olması, tablolarda resmedilen modellerin ise yüzde 85’inin kadın ve çıplak olması bu posteri yapmalarına neden olmuş.
Bu protestodan sonra artık mottoları olan "Şüphen mi var, say!" sloganı bütün işlerinin başlığı olmuş.
Gerilla Kızlar,kendilerini sanat dünyasının aynası olarak adlandırıyor.Sanat dünyasındaki cinsiyet,ırk ve sınıf ayrımcılığını göstermek için insanlara sayı saymayı öğütlüyorlar;
Şüphen mi var? O zaman say!
Aslında bu öneri hepimiz için geçerli.Herhangi bir müzeyi, galeriyi, sergiyi gezerken hiçbirimizin aklına gelmiyordur ayrımcılık yapılıp yapılmadığı.
Gerilla Kızlar, sadece feminist hareketin temsilcisi değil, 90’larda kürtaj hakkı, cinsel taciz, Körfez Savaşı, işsizlik, evsizlik Amerikan dış politikaları gibi konuların altını çizmiş aktivistler!
Yaptıkları gösteri ve posterlerle pek çok galeri ve müzenin özeleştiri yapmasını sağlamışlar.Ayrımcılığı sürdürenleri afişe etmişler, üniversitelerde, sanat okullarında söyleşilere katılmışlar. Bu arada iki de kitap yazmışlar. Misyonlarından biri feminizmi yeniden canlandırmak.
Onları daha yakından tanımak istiyorsanız Whitechapel Gallery'de 8 Aralık tarihine kadar devam edecek sergilerini kaçırmayın!
Aslında bir proje sergisi bu sergi.
Galeri bir yıl önce onlardan modern sanatta ayrımcılığı belgeli ispatlayabilecekleri bir proje yapmalarını istemiş.Onlar da Avrupa'da bulunan 383 müze ve galeriye 14 soruluk bir anket göndermiş.Tahmin edeceğiniz gibi bütün sorular ayrımcılıkla ilgili.
Kaç sanatçı ile çalışıyorsunuz?
Kaçı kadın?
Kaçının eserleri sergileniyor?
Hepsi beyaz mı? gibi basit ama önemli sorular...
Gönderilen anketlerin büyük çoğunluğuna cevap verilmiş.İşte sergi bu cevaplardan ve yorumlarından oluşuyor!
Sonuç mu ?
Cevabı serginin isminde saklı; "It's Even Worse in Europe"
Haftaya görüşünceye kadar sanatla kalın!