Genel

İtalya'daki G7 Dışişleri Bakanları Toplantısı'nın sonuç bildirisi açıklandı:

- "(Orta Doğu'daki) Bu yıkıcı döngünün derhal durdurulması şarttır, zira bölgede daha fazla tırmanıştan hiçbir ülke kazançlı çıkmayacaktır" - "Uluslararası insancıl hukuka olan bağlılığımızı yineliyoruz ve ilgili yükümlülüklerimize uyacağız"

Abone Ol

ANKARA/LONDRA (AA) - G7 ülkelerinin Dışişleri Bakanları, Gazze, Batı Şeria ve Lübnan'daki can kayıplarına yönelik endişelerini ifade ederek, Birleşmiş Milletler (BM) Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansına (UNRWA), uluslararası hukuka, ateşkese ve "iki devletli çözüme" desteklerini yineledi.

ABD, Almanya, İngiltere, Japonya, Fransa, Kanada ve İtalya'dan oluşan G7 ülkelerinin Dışişleri Bakanları ve Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell'in katılımıyla başkent Roma'nın güneydoğusundaki Anagni ve Fiuggi kasabalarında gerçekleştirilen G7 Dışişleri Bakanları Toplantısı, ikinci gününde sonuç bildirisinin yayımlanmasıyla tamamlandı.

Bildiride, G7 Dışişleri Bakanlarının, BM Şartı da dahil olmak üzere uluslararası hukuka saygıyı teşvik etme, tüm bireyler için insan haklarını ve onurunu koruma ve cinsiyet eşitliğini teşvik etme taahhüdünü yinelediği belirtildi.

Orta Doğu'da "tırmanan şiddet ile bölgesel istikrarı ve sivillerin hayatını tehdit eden yıkıcı döngüden" duyulan endişenin ifade edildiği ve taraflara itidal çağrısının yapıldığı bildiride, "(Orta Doğu'daki) Bu yıkıcı döngünün derhal durdurulması şarttır, zira bölgede daha fazla tırmanıştan hiçbir ülke kazançlı çıkmayacaktır." değerlendirmesinde bulunuldu.

Bildiride, BM Güvenlik Konseyi'nin 2735 sayılı kararı uyarınca ateşkesin uygulanmasının önemine işaret edilerek, ABD Başkanı Joe Biden'ın önerdiği ateşkes planının uygulanmasının tüm esirlerin serbest bırakılmasını, Gazze'ye insani yardım akışının artmasını ve İsrail ile egemen bir Filistin devletinin barış ve karşılıklı güvenlik içinde yan yana yaşayacağı iki devletli çözüme giden yolun açılmasını sağlayacağı belirtildi.

Tüm tarafların ateşkesi kabul etmeye çağırıldığı bildiride, uluslararası topluma da ABD, Mısır ve Katar tarafından yürütülen ara buluculuk çabalarını destekleme çağrısı yapıldı.

Bildiride, İsrail ve Lübnan arasında Mavi Hat boyunca artan gerilimin neden olduğu sivil kayıplar, yerinden edilmeler ve hastaneler dahil olmak üzere kritik sivil altyapıya yönelik saldırılardan endişe duyulduğu belirtilerek, tarafların "her koşulda" uluslararası insancıl hukuka saygı göstermesi talep edildi.

- UNIFIL, UNRWA ve "iki devletli çözüme" destek yinelendi

İsrail ve Hizbullah arasında derhal ateşkes sağlanması ve BM Güvenlik Konseyi'nin 1701 sayılı kararının tam olarak uygulanması için devam eden müzakerelerin desteklendiğinin vurgulandığı bildiride, Lübnan Silahlı Kuvvetleri ile Lübnan'daki BM Geçici Gücü'nün (UNIFIL) barışı korumadaki rolüne işaret edildi.

Bildiride, UNIFIL'e yönelik son saldırılarda çok sayıda barış gücü askerinin yaralanması ve tesislerin hasar görmesinden "derin endişe" duyulduğu aktarılarak, UNIFIL personelinin güvenliğine yönelik her türlü tehdit kınandı ve tüm taraflar, UNIFIL personelinin güvenliğini sağlama yükümlülüklerini yerine getirmeye çağırıldı.

Gazze'ye insani yardımların ulaştırılmasının "öncelik" olduğu belirtilen bildiride, "Tüm taraflar, gerekli çatışma önleme önlemlerini uygulayarak yardım dağıtımını kolaylaştırmalı ve insani yardım çalışanlarını korumalıdır. Yardım ve temel hizmetlerin en çok ihtiyaç duyanlara ulaştırılmasında hiçbir kesinti olmaması kritik öneme sahiptir." ifadesi kullanıldı.

UNRWA'ya desteğin yinelendiği bildiride, UNRWA'nın bölgede oynadığı hayati role işaret edildi.

Bildiride, "iki devletli çözüm" yaklaşımına verilen destek tekrarlanarak, "Bu bağlamda, Gazze Şeridi'nin Filistin yönetimi altında Batı Şeria ile birleştirilmesinin önemini vurguluyoruz." denildi.

- Batı Şeria

İşgal altındaki Batı Şeria'da "kötüleşen güvenlik durumundan endişe duyulduğunun" vurgulandığı bildiride, güvenliği ve istikrarı baltalayan ve kalıcı barış olasılığını tehdit eden, Filistin topraklarını gasbeden İsraillilerin Filistinlilere yönelik şiddet eylemleri kınandı.

Bildiride, "Tüm taraflar, İsrail'in yerleşim yerlerini genişletmesi, yerleşim karakollarını yasallaştırması ve Batı Şeria'nın herhangi bir şekilde ilhakı da dahil olmak üzere iki devletli bir çözüm olasılığını baltalayabilecek tek taraflı eylemlerden ve bölücü açıklamalardan kaçınmalıdır." ifadesine yer verildi.

İsrail'in "kendini savunma hakkını kullanırken" uluslararası hukuk kapsamındaki yükümlülüklerine tam olarak uyması gerektiğinin vurgulandığı bildiride, "Uluslararası insancıl hukuka olan bağlılığımızı yineliyoruz ve ilgili yükümlülüklerimize uyacağız." denildi.

- "Rusya'nın sorumsuz ve tehditkar nükleer söylemlerini kınıyoruz"

Sonuç bildirisinde, Rusya'nın Ukrayna saldırılarının 1000 günü aştığı belirtilirken, Rusya'nın 21 Kasım'da kullandığı balistik füzelerin tansiyonu yükselten adımlar olduğu kaydedildi.

Rusya'nın Ukrayna'ya ait Zaporijya Nükleer Santrali'ndeki askeri varlığı ve işgalinin nükleer güvenlik riskini artırdığı ifade edilen bildiride, riski azaltmaya yönelik uluslararası girişimlere destek verildiği belirtildi.

Karadeniz'deki Rus saldırılarının da kınandığı bildiride, "En güçlü ifadelerle Rusya'nın sorumsuz ve tehditkar nükleer söylemleri ile stratejik kışkırtmalarını kınıyoruz." ifadesi yer aldı.

Kimyasal silah kullanılmasına yönelik endişelerin de dile getirildiği bildiride, Rusya'ya karşı yaptırımların devam edeceği vurgulandı.

Bildiride, Rusya'ya destek veren üçüncü ülkelerdeki aktörlere karşı da önlemlerin alınacağına işaret edilirken, bu ülkelerin başında Çin sayıldı.

Rusya'nın Ukrayna'daki cephelerde Kuzey Koreli askerler kullanmasının büyük endişe sebebi olduğuna dikkatin çekildiği bildiride, "Kuzey Kore'nin Rusya'nın Ukrayna'ya karşı başlattığı savaşa doğrudan destek vermesi, Rusya'nın kayıplarını telafi etmek için gösterdiği çaresiz çabaların göstergesi olmasının yanı sıra çatışmanın tehlikeli şekilde genişlemesine işaret ediyor ve Avrupa ile Hint-Pasifik güvenliği açısından ciddi sonuçlar ortaya çıkarıyor." değerlendirmesinde bulunuldu.

Bildiride, gelecek yıl İtalya'nın başkenti Roma'da Ukrayna İyileştirme Konferansı'nın yapılacağı hatırlatıldı.

- Çin ve Kuzey Kore'ye çağrı

Bildirinin Hint-Pasifik bölgesiyle ilgili bölümünde de Çin'e değinilerek, G7 ülkelerinin küresel sorunlar karşısında Çin ile işbirliğine hazır olmayı sürdürdüğü ifade edildi.

Çin'in Rusya ve Rus savunma sanayisiyle artan ilişkilerinin endişe verici olduğu vurgulanan bildiride, "Çin, kendi şirketlerinin özellikle insansız hava araçları başta olmak üzere silah, silah parçaları için kullanılanlar da dahil ikincil kullanım alanı olan materyal ve ekipman satışını engellemeli." ifadesi kullanıldı.

Bildiride, Çin, Rusya'ya Ukrayna'dan çekilme çağrısı yapmaya davet edildi.

"Çin'e zarar vermeye ya da ekonomik kalkınmasına darbe vurmaya çalışmıyoruz." denilen bildiride, Çin'in bazı politikalarının G7 ülkelerinin ekonomisine, güvenliğine, işçilerine ve sanayisine zarar verdiği belirtildi.

Güney ve Doğu Çin Denizi'ndeki duruma da işaret edilen bildiride, Çin'in bu bölgedeki genişlemesinin yasal altyapısı bulunmadığı vurgulandı.

Bildiride ayrıca Tayvan Boğazı'ndaki istikrarın dünyanın güvenlik ve refahı için önemli olduğu kaydedildi.

"Sincan (Uygur Özerk Bölgesi) ile Tibet'teki insan hakları durumu endişe vermeye devam ediyor." ifadesinin kullanıldığı bildiride, Hong Kong'daki insan hakları ve temel haklardaki "aşınmanın" da bir diğer endişe kaynağı olduğu belirtildi.

Bildiride, Kuzey Kore'nin nükleer ve balistik füze programları da eleştirildi. Bu çalışmaların istikrarsızlaştırma etkisi olduğuna işaret edilen bildiride, Kuzey Kore'ye bunları durdurması çağrısı yapıldı.​​​​​​​