1. Baskı 1943`de ; 105. Baskısı 2021`de yapılan bir kitabı seçmemi affetmenizi dileyerek, bu haftaki kitabımızdan ve yazarımızdan bahsetmek beni çok sevindirecek.
Kürk Mantolu Madonna- Sabahattin Ali
Kitabımızın kahramanı işe girdiği şirkette oda arkadaşı Raif beyin hakkında ilk düşündükleri, 'Acaba neden yaşıyor? Yaşamakta ne buluyor? Diye sorgulaması oldu, lakin Raif beyin günlüğünü okuyunca, Raif beyi tanıyınca, Raif beyin ne kadar yalnız ve kimsesiz olduğunu düşünen görüşlerini okuyunca ve Kürk Mantolu Madonna'yı keşfedince, görüşlerini tamamen değiştirdiğini görüyoruz.
'Kürk Mantolu Madonna' ,'Maria Puder'in self portresi oluyor. Raif beyin bu Alman bayanla nasıl tanıştığını,ne kadar etkilendiğini ve sonunda niye hayata küstüğünü öğreniyoruz.En son sayfalarında da hayatın ne kadar acımasız olduğunu gösteren durumu öğreniyoruz.
Kitabımız bize, ön yargılı olmanın ne kadar kötü olduğunu ve aslında hiç kimseyi tam tanıyamacağımızı ve tanıyana kadar biraz daha hoş görüşlü olmamızı, sayfalarında fısıldıyor. 1943`de yazılan bir romanın, yazarının düşüncelerinin de ne kadar ileri görüşlü olduğunu da görebiliyoruz.
(1907 doğumlu yazarımız, 1948 de Kırklareli dolaylarında öldürüldü)
1927`de Öğretmenlik okulunu bitirerek öğretmenlik yapmaya başladı.
1928 yılında Almanya ya, Almanca öğretime gönderildi, 1930`da geri döndükten sonra, Almanca öğretmenliği yaptı.İlk yazıları, 1930`larda Balıkesir'de Irmak dergisinde çıktı.1945`de Markopaşa adlı mizah gazetesini çıkardı.Şiir kitapları ve romanları Fransızca ve Almanca`ya çevrilmiştir. Tüm eserleri Yapı Kredi Yayınları tarafından son yine basılmıştır.
Öncelikle, yazarımızın paylaştığı düşünceler, görüşler 1943`de yazılmış değilde 2020`de yazılmış gibi, örneğin; 'Hiçbir mahluk bir erkek kadar hodbin, kendini beğenmiş ve kibirli, fakat aynı zamanda korkak ve rahatına düşkün değildir'
Bu acaba size son zamanlarda gündemde olan hangi haberi hatırlatıyor?
İnsanların bazen niye hayata küsüp, ölü gibi yaşaması! Her kesin de derdi dermanı var diyordu eskiler, şimdi de eskisi kadar doğru!
Hiç kimseyi tam tanımadan, bilmeden, o kişi hakkında karar vermek ne kadar da yanlışmış!
Kendinizi yalnız hissetmek, etrafınız insan dolu olsa bile, normal olabiliyormuş! Hayallerle yaşamak, olmayan bişeyi, yapmış gibi hayal edebilmek insan oğlulunun hayal gücünün ne kadar önemli olduğunun önemini de değiniyor yazarımız.
En önemlisi, sevgi için ne yapılmasını ve he zaman, sevgi için her taşın altı açılmadan, karar verilmemesini öğreniyoruz.
İyi okumalar...