1937`de ilk baskısı yapılan bu Roman vede 2021`de 84 yaşına basan bir romanı seçmemi affetmenizi dileyerek, bu haftaki kitabımızdan ve yazarımızdan bahsetmek beni çok sevindirecek.
Yazarımızı tanımayan var mı acaba? 1907 doğumlu yazarımız, 1948`de Kırklareli dolaylarında öldürüldü.
1927`de Öğretmenlik okulunu bitirerek öğretmenlik yapmaya başladı.
1928 yılında Almanya`ya, Almanca öğretime gönderildi, 1930`da geri döndükten sonra, Almanca öğretmenliği yaptı.İlk yazıları, 1930`larda Balıkesir'de Irmak dergisinde çıktı.1945`de Markopaşa adlı mizah gazetesini çıkardı.Şiir kitapları ve romanları Fransızca ve Almanca ya çevrilmiştir. Tüm eserleri Yapı Kredi Yayınları tarafından son olarak basılmıştır.
Kitabımızın konusu;
Bir yetimin hayatı, Ege kıyılarında bir kasabadaki, Edremit`deki hayatın kötü şartları ve insanların zalimliğini gözler önüne sermektedir.
Sevginin ve iyiliğin, maalesef ki herşeye yetmediğini vurgulamaya ve çeşitli yönleriyle bize aktarmaya çalışıyor. Diğer taraftanda, bir meslek sahibi veya sanatkar olmadığınız zaman hayatın zorluklarını, bir baltaya sahip değilseniz, daima kaybeden olacağınızı anlatmaya da çalışıyor.
Kitap trajik bir öykü ile başlayıp trajik bir öykü ile son buluyor. kahramanımız bana hiç de yabancı gelmiyor, hepimiz gibi kahramanımız da bir yaşam savaşı veriyor ve yazarımız bize bir aşk hikayesini değişik gerçekleriyle gözümüzün önüne seriyor, bu kitapta, ``iki kişi bir birini sevince, gerisi boş``felsefesini aramayın, kaybolursunuz!
Bende bıraktıkları;
Öncelikle 14 yıla aşkın dır tatile gittiğim Edremit kasabasının coğrafyasını ne kadar az bildiğimi; İnsanların 100 sene de ayni olduğu ve bana 'böyle gelmiş, böyle gidecek' dedirtmesi; Sonra bir Roman okuduğumu hatırlayınca, kitabı nekadar hoşlanarak okuduğumu ve hikayesini ne kadar sevdiğim aklıma geliyor. Bir taşra portresinde canlandırılan bir aşk hikayesi.
İyi okumalar.