GÜNDEMDEKİLER

Londra’da yaşayan ünlü gazeteci Faruk Zabçı vefat etti

Faruk Zabcı’nın cenaze bilgileri belli olduğunda paylaşılacak.Avrupa Ajansı ve Avrupa Gazetesl’nin yaptığı 2015 yıl sonu bomba röportaj

Abone Ol

Avrupa Gazetesi editörü Vatan Öz, Meslek büyüğümüz Faruk Zabçı’nın vefatı bizleri derinden üzmüştür. Merhuma Allahtan rahmet geride kalan ailesine sabırlar dileriz. Diye açıklama yaptı. 

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Faruk Zabçı’nın vefat ettiğini duyurdu. TGC Üyesi, Sürekli Basın Kartı ve 2020 Burhan Felek Basın Hizmet Ödülü Sahibi Faruk Zabcı 27 Eylül 2024 Cuma günü vefat etti.

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu Faruk Zabcı’nın vefatının ardından bir başsağlığı mesajı yayınlandı. Mesajda şu görüşler yer aldı: “Faruk Zabcı’yı kaybettik. Uzun yıllar başarıyla mesleğimize hizmet veren Zabcı’nın ailesine ve basın topluluğumuza başsağlığı ve sabır diliyoruz.” 

Faruk Zabcı’nın cenaze bilgileri belli olduğunda paylaşılacak.

Avrupa Ajansı ve Avrupa Gazetesi'nin yaptığı 2015 yıl sonu bomba röportaj 

Avrupa ofisindeki mesleki dertleşme sonucunda hoş sohbete geçildi. İşte, geçen yılın son günü olan 31 Aralık 2015 gününde  gerçekleşen o bomba hoş sohbetin tüm ayrıntıları... 

Saray Bosna savaşıyla başladı. Saraybosna'da başlarından geçenleri anlattı birer birer... 

Faruk Zabçı

Hürriyet Londra Temsilcisi, savaş muhabiri 

Celal 

Gazeteci, fotoğrafçı ve kitapçı Londra 

Salih Gaygusuz 

St.Albans (Mayor) Belediye Başkanı 

Vatan Öz Faruk Zabçı’yo ofisinde ağırladı

Avrupa Ajansı (AVA) Londra-Geride bıraktığımız 2015 yılının son gününde Avrupa Ajansı ofisinin çok önemli bir konuğu vardı. Birleşik Krallık ülkelerinden İngiltere'nin başkentinde Türk Gazeteci deyince son 30 yıla Londra'dan tüm dünyaya damga vuran ünlü gazeteci, Ajansımızın ofisindeydi. Avrupa Medya Gurubu Başkanı Vatan Öz'ün bizzat karşıladığı dünyaca ünlü gazeteci, savaş muhabiri, Hürriyet Gazetesi ve Doğan Haber Ajansı'nı temsil eden Faruk Zabçı, Avrupa merkez ofisini yılın son günü ziyaret etti. 

Vatan Öz, Türk çayı ikram etti. 2014 yılında Türkiye Eskişehir'de verilen " Avrupa'nın en çok okunan haber sitesi"  ve 2015 yılında Rusya'nın özerk devleti Tataristan'da verilen "Türk Dünyası Gazetesi"  ödüllerini ofiste görünce Öz'ü tebrik eden Faruk Zabçı, gazeteciliğin geldiği noktayı çok beğendiğini, teknolojinin gazeteciliğe çok faydasının dokunduğunu itiraf etmekten kendisini alamadı. 

Avrupa Radyoya konuk oldu

Yaptığı sayısız haber ile Türk ve Dünya basınında önemli bir yere sahip Faruk Zabçı, Irak Savaşı'nda düşen ilk bombanın fotoğrafını çekerek dünya basınını peşinden koşturmuştu. Uzun yıllar çalıştığı Doğan Gurubu'nda düşen bombanın fotoğraf hikayesini anlatsın diye ısrarlara rağmen yayına çıkmayan, Zabçı, Vatan Öz'ü kırmayarak ilk defa radyoda canlı yayına çıktı. Faruk Zabçı, internet üzerinden dijital yayım yapan Avrupa Radyoya ( www.avruparadyo.com) konuk oldu. Radyo röportajını ayrıca yayınlayacağız.,

2015 yılının bomba röportajı

Avrupa ofisindeki mesleki dertleşme sonucunda hoş sohbete geçildi. İşte, geçen yılın son günü olan 31 Aralık 2015 gününde  gerçekleşen o bomba hoş sohbetin tüm ayrıntıları... 

Saray Bosna savaşıyla başladı. Saraybosna'da başlarından geçenleri anlattı birer birer... 

1992-1995 yılları arasında Londra'dan kalktık Saraybosna'ya 3 kez gittik. Arabayı fotoğraf makineleri, kayıt cihazlarıyla, fotoğraf banyo malzemeleriyle doldurduk. O zaman tabiki digital devrim gerçekleşmemişti. Fotoğrafları kendimiz banyo edip basıp uydu telefonlarıyla göndermeye çalışıyorduk. 1992'de Londra'dan Bosna'nın yolunu tuttuk. 

Faruk Zabçı:

"Tabi her yerde su yok. Savaş ortamı. Saraybosna'da çektiğimiz fotoğrafları yol kenarındaki derelerde bulabildiğimiz su ile derme çatma ortamda, doğada banyo edip yol üstünde basıyorduk" 

"Derede banyo ettiğimiz bastığımız fotoğrafları yanımızda getirdiğimiz paloroid transmission ( fotoğraf geçme aleti) makinesi ile uydu telefonu aracılığıyla Hürriyet Genel Merkezine Fotoğraf bölümüne geçmeye çalışıyorduk. Tabiki şimdiki gibi akıllı telefonlarla çekilen fotoğrafları 2 saniyede gönderdiğiniz gibi değil. Biz her ne kadar İngiltere'den son sistem makine ile fotoğraf geçme  makinasına sahip olsakta sonuçta Bosna'da savaş vardı ve telekomünikasyon idaresi alt yapısı bozuktu. İnternet çekmiyordu. Bir haberi bir fotoğrafı ne zorluklarla geçmeye çalışıyorduk. Bazen yarım gün sürüyordu bir fotoğraf geçmek."

Faruk Zabçı:

"Şimdi öyle mi ? 1992'den 2016'ya gelindiğinde Teknoloji öyle gelişti ki... Biz bugün daha haberdeyken bizden önce her yerde yayınlanıyor haber ve fotoğraf. Hatta video görüntü bile haber bitmeden internette yayımlanıyor...."  

"Şimdi e mailden sosyal medyadan anında tüm haberler yayımlanıyor. Eskiden faks ile teleks ile haberler geçilirdi."

"Londra'dan Bosna'ya gittiğimizde ilk gece takır takır silah sesleri altında uyuyamamıştım. Kaldığımız otel gazetecilerin oteliydi ama keskin nişancılar kafasına kestirdiğini vuruyordu. ilk gece camın önünde değil kapıya doğru cam seviyesinin altında yerde yatalım demiştim. Hey gidi günler... Mermiler yağıyordu. Silah bomba sesleri susmuyordu. Vurulma yaralanma olmadı şansımıza ama  durum çok fenaydı. 

"LAND ROVER ARABA HEDİYE ETTİM"

Faruk Zabçı:

"Öyle anlar olduki vurulup ölseydim bu kadar zor olmazdı. Her yerde keskin nişancılar. Bosna'da sokağa çıkıpta vurulmayan yok! En tehlikeli yerden geçmemiz lazımdı. Haber oradaydı. Öyle bir yol vardı ki o yoldan geçenin kurtulması için bilen bir sivil veya askerin  mutlaka eşlik etmesi lazımdı. Eşlik edilse bile kurtulma şansınız yüzde elliydi. Ben bir şöfor ile anlaştım. O yoldan geçtim. Ve Londra'ya döndüğümde beyaz renkli bir Land Rover araba satın alıp bosnaya o şoföre gönderdim hayatımı kurtarması karşılığında o şoföre hediye ettim" 

"KALP KRİZİ GEÇİRDİM"

Bol ödüllü ünlü gazeteci Faruk Zabçı anlatmaya devam ediyor. 

"Savaşın göbeğinde Sbrenitzsa Katliamında ekmek yok ilaç yok hastane yok. Ben kalp krizi geçirdim. Beni zar zor Türk Birliği revirine götürdüler. Revir dediğimizde bir kırık dökül yatak ama önemli olan bu değil. Kalp krizi geçirmişim. Yanımdaki Celal bey zorla ikna etti ve revire geldik. Ölümle burun burunayım. Ama ölümle burun buruna olmaktan ölüme daha yakın bir durum var mı? Evet var! Çünkü revir dediğimiz derme çatma sağlık yeri 24 saat Sırp keskin nişancıların yoğun ateşi altında."

Zabçı: "Sbrenitzsa'da zordur ölmek..."

"Sırp keskin nişancılar buldukları her aralıktan sizin ya kolunuza ya kafanıza artık nereyi gözlerine kestirdilerse vuruyorlar. Hatta 3-4 saatte bir canları sıkıldığında füze atıyorlar. Zaten kalp krizi geçirmişim. Kurşundan mı kaçayım füzeden mi sakınayım kalbimimi iyileştireyim.... Bomba atışlarını hasta yatağımdan izlerdim... Sbrenitzsa'da zordur ölmek..."

Sbrenitzsa Katliamı'na şahit oldular

Saraybosna'da yaşanan Sbrenitzsa Katliamı'nı bire bir yaşayan Faruk Zabçı ve Celal.... o acı ve elim günleri şöyle anlattı: 

"İnsanlar genç yaşlı çocuk demeden kamyonlara  tavuk gibi üst üste bindirilip götürülüyordu. Katliama insan kıyımını görüyor birşey yapamıyorduk. Psikolojimiz bozulmuştu. Delirmemek kafayı yememek için Türk Müzik Gurubu 'Moğollar'ın kasetini dinliyorduk. Moğollar'ın şarkıları bizi ayakta tuttu. Canlı iken Ölümden Moğollar'ın kaseti sayesinde kurtulduk" 

"KÖPEK MANŞETİ ORDUDA SKANDAL OLDU"

Bir köpek manşeti yayımlandı Faruk Zabçı imzasıyla Hürriyet'in birinci sayfasından... Faruk Zabçı'nın yanında o dönem savaş muhabiri olarak Salih Gaygusuz (1992 yılında Bosna'da savaş muhabiri olarak Faruk Zabçı'ya yardım eden Salih Gaygusuz bugün İngiltere'nin en önemli şehirlerinden St.Albans'ta belediye başkanı olarak Türkleri gururlandırıyor). 

Londra’da kitapçılık yapan eski gazeteci Celal Sönmez  " herşey unutulur köpek manşeti unutulmaz" diyerek konuya girdi: 

Hürriyet Gazetesi'nin Zabçı imzasıyla yayımladığı "Köpek manşeti" sonrası ordudaki skandalı Faruk Zabçı şöyle anlatıyor:

"O dönemin Nato Asker Komutası Türk Ordusu'daydı. Ordu komutanı ise albaydı. Dönemin Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni yanılmıyorsan Çetin Emeç değildi sanırım Ertuğrul Özkök'tü. Köpek gelmiş. Bosna'da Türk komutan köpeğinide Bosna'ya getirmiş. Bu haberdir." 

Avrupa Gazetesi: "Usta gazeteci Faruk Zabçı araştırmacı gazeteciliğini konuşturarak köpek konusunu sorgulamaya başlar. Sonuçta Türk komutan görev için Türkiye'den geldiği Saraybosna'ya kendi köpeğini getirmiştir. Faruk Zabçı'nın haberi komutanın köpeğini Bosna'ya getirmesi değildir. 

Faruk Zabçı Hürriyet Gazetesi'ndeki "Köpek" manşetini anlatmaya şöyle şöyle etti :

"Haberi kovalarken köpeğe Türk Ordusu tarafından maaş bağlandığını öğrendim ve bu haber istihbaratının doğruluğunu araştırdım, onaylattım. Evet doğruydu. Köpeğe maaş bağlanmıştı. Bende bunu yazdım. Bu haberi yazmasaydım ve gazete manşetten yayınlamasaydı gazetecilik yapılmamış olurdu. Ben görevimi yaptım. Nasıl Irak'ta düşen ilk bombayı ben çektiysem ve tüm dünya basını yayımladıysaki halen yayınlanıyor bu eşek manşetindede gazetecilik vardır. Tabiki bu haberi niye yazdın diye bana çok bozuldular, sitem ettiler... Albay Komutan beni çağırdı ve 'keşke yazmasaydın' dedi. Çok bozulmuştu komutan, kırgındı, üzgündü ama yalan haber değildi. Yalan haber yazamazsın. Doğruyu yazabilirsin ancak... " 

Köpek manşetinin hazırlandığı anda Celal beyde Zabçı'nın yanındaydı. Ve şunu söyledi: "Haber sansasyon yaratmıştı. Ve işin sansasyon tarafıda köpeğe resmi olarak maaş bağlanmasıydı..." 

AVRUPA GAZETESİ : " Türkiye'de devletin resmi maaş bağladığı ünlü bir eşek vardı. Güneydoğu Bölgesi'nde görev yapan mayın temizlemede kullanılan "REŞO" adındaki eşeğe devlet maaş bağlamıştı. Reşo'dan sonra Hürriyet'e manşet olan ikinci hayvan 'Komutan'ın Köpeği' olmuştu 

FARUK ZABCI KİMDİR?

1947 yılında İstanbul'da doğdu. 1968 yılında Galatasaray Lisesinden mezun olan Zabcı aynı yıl Milliyet Gazetesi’nde Avrupa’da otostop anılarını yazarak meslek hayatına başladı. Uzun yıllar Hürriyet Gazetesi’nin Londra Temsilciliği görevini yürüttü. Irak’ın Amerika tarafından işgali sırasında Süleymaniye’de Türk askerine çuval geçirilmesi operasyonuna tanık oldu. Somali'ye giderken Mogadişu'da korsanlar tarafından kaçırıldı. 2020 Burhan Felek Basın Hizmet Ödülü ve Sürekli Basın Kartı sahibiydi. Bir çocuk babasıydı. Londra'da yaşıyordu.