İSTANBUL (AA) - Medicana Sağlık Grubu Çocuk Kardiyolojisi Uzmanı Dr. Murat Saygı, solunum sinsityal virüsünün (RSV) doğuştan kalp hastalığı olan çocuklarda ciddi risklere yol açabileceğini belirtti.

Hastaneden yapılan açıklamaya göre, bulaşıcı bir virüs olan RSV, insandan insana doğrudan temas ya da kontamine eşyalar yoluyla bulaşıyor.

Geçmiş yıllarda influenza virüsüne göre 9 kat daha fazla ölüme neden olduğu bildirilen RSV, her yıl 64 milyon yeni vaka ve 160 bin ölüme sebebiyet veriyor.

Açıklamada görüşlerine yer verilen Dr. Murat Saygı, RSV'nin yüksek ateş, baş ağrısı, halsizlik, burun akıntısı, yorgunluk, iştah azalması, öksürük, nefes darlığı, hırıltılı solunum ve hızlı nefes alıp verme gibi semptomlara neden olduğunu aktararak, en yüksek riskli yaş grubunun 0-2 yaş aralığı olup hemen hemen tüm çocukların 2 yaşına kadar bu hastalığı geçirdiği bilgisini paylaştı.

Bazı özel durumu olan çocuklarda bu enfeksiyonun hayati tehlike oluşturabilecek kadar ağır seyredebildiğine dikkati çeken Saygı, "Her 1000 doğumdan 8'inde görülen doğuştan kalp hastalıkları, RSV enfeksiyonu için en önemli risk faktörlerindendir." ifadelerini kullandı.

Saygı, hastalıkta başka risk gruplarının da bulunduğuna işaret ederek, "Prematüre doğan bebekler, bağışıklık sistemi yetersiz olan kanser hastaları ya da bağışıklık sistemi kendiliğinden zayıf olan primer immün yetersizliği bulunan çocuklar ile kronik akciğer hastalığı olan çocuklar yüksek risk grubunda yer alıyor." açıklamasını yaptı.

RSV'nin başlıca laboratuvar tanı yönteminin solunum sekresyonunda virüsün saptanmasına dayandığını anlatan Saygı, testlerin, bebeklerde erişkinlere göre daha duyarlı olduğunu, çünkü bebeklerde virüs saçılmasının daha uzun ve yoğun olduğunu vurguladı.

Saygı, RSV'li bebeklerin yüzde 2'sinde hastaneye yatırılarak tedavi gerektiğini aktararak, yatan hastaların 5'te 1'inin solunum desteğine gereksinim duyduğunu kaydetti.

- "RSV'nin spesifik tedavisi yoktur"

ING Türkiye'de üst düzey atama ING Türkiye'de üst düzey atama

Tedavinin tamamen ortaya çıkan belirtilerin ve problemlerin giderilmesine yönelik semptomatik tedavi olduğuna dikkati çeken Murat Saygı, "Ağrı kesici ateş düşürücü ilaçlar, beslenme sorunu olan hastalarda damar yolu ile ve hastane ortamında enteral beslenme, akciğer enfeksiyonu olması halinde alt solunum yolu enfeksiyonuna yönelik ve solunumu rahatlatmaya yönelik ilaçlar, hipoksiyi önlemek, hidrasyonu düzenlemek, belirgin solunum sıkıntısı olması halinde ise yoğun bakım takibi ve endikasyonu olması halinde solunum cihaz desteğine alınması; semptomatik tedavi adına yapılabilecek tedavilere örnek olarak verilebilir." değerlendirmesinde bulundu.

Saygı, hastalığın spesifik tedavisinin olmadığı bilgisini paylaşarak, bu nedenle hastalık gelişmeden önce yapılacak olan aşı ile koruyucu tedavinin (palivizumab), riskli grupta olup endikasyonu olan bebekler açısından hayati öneme sahip olduğunun altını çizdi.

Enfeksiyon sonrası hastalığa karşı oluşan bağışıklığa rağmen enfeksiyonun tekrar etme ihtimalinin yüksek olduğunu kaydeden Saygı, "Enfeksiyonun geçirilmiş olması sonraki temaslarda koruyuculuk sağlamamaktadır. Bu virüse karşı yüksek etkinliğe sahip bir aşı mevcut olup, endikasyonu olan yüksek riskli hasta grubuna koruma amaçlı uygulanabilmektedir." şeklinde görüş belirtti.

Saygı, aşının RSV'nin yüzeyinde bulunan bir yapıya karşı geliştirilen antikorları içerdiğini aktararak, "Bu hastalara aşının uygulanması hastaların mortalite ve morbiditesini azaltır. Ayrıca bu aşı, yoğun bakım ve hastane yatış sıklığı ve yatış süresini azaltması nedeniyle ülke ekonomisine de katkı sağlar." ifadelerini kullandı.

Aşının uygulandığı çocukların virüsün hedef yaş grubu olan 2 yaş altındaki bebekler olduğuna işaret ederek, şunları kaydetti:

"Bu bebeklerde altta yatan bazı doğumsal kalp hastalıklarında (kalp yetersizliğine neden olan kalp delikleri, morarmalı doğumsal kalp hastalıkları, küratif tedavi uygulanamayan palyatif tedavi gören doğumsal kalp hastalıkları, kalp kası hastalıkları gibi) ya da bazı prematüre doğan bebeklerde RSV aşısı bazı spesifik branş hekimlerinin rapor çıkarması halinde ülkemizde devlet güvencesi altında uygulanabilmektedir. RSV aşısı ülkemizde Ekim-Mart ayları arasında, birer ay aralarla toplamda 5 doz kas içi enjeksiyon şeklinde uygulanır."

Kaynak: aa