Genel

Milli Sinema Günleri'nde "Dizilerin Cenk Meydanı" oturumu yapıldı

- Yazar Mustafa Kutlu: - "Bizde hep şikayet ederler, 'Efendim sansür var, şunu yapamıyoruz, bunu yapamıyoruz' diye. İran'da sansürün kralı var ama adamlar öyle filmler yaptılar ki dünya çapında oldu. Demek ki bu iş yapılamayacak bir şey değil" - Yapımcı Cemil Yavuz: - "Bizim sinemanın dilini yeniden geliştirmeye ihtiyacımız var. Yeni dili inşa edecek ciddi bir çalışma yapmak lazım"

Abone Ol

İSTANBUL (AA) - Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü himayesinde Uluslararası Sinema Derneği tarafından bu yıl ikincisi düzenlenen Milli Sinema Günleri'nde "Dizilerin Cenk Meydanı" oturumu yapıldı.

Rami Kütüphanesi'nde oyuncu Ali Nuri Türkoğlu'nun moderatörlüğünde gerçekleştirilen oturumda, yapımcılar Kemal Tekden, Cemil Yavuz, Halis Cahit Kurutlu ile yönetmen Nazif Tunç konuştu.

Tekden, aslında bir tıp hekimi olduğunu ancak üniversite yıllarında ev arkadaşlığı yaptığı Osman Sınav ve İsmail Güneş'ten çok etkilendiğini belirterek, "Büyük bir riske girerek ama bir yandan da hayatımızın fırsatı diyerek Diriliş Ertuğrul'a başladık. ABD'nin gücünün iki sebebi var. Birincisi beyin göçü ikincisi de Hollywood'dur." dedi.

Yapımcılığın bir kazanç alanı değil de hizmet kapısı olması gerektiğine dikkati çeken Tekden, şunları kaydetti:

"Diriliş Ertuğrul bütün dünyada izlendi, hala tesiri devam ediyor. Özgüvenle iş yaptığınız zaman Allah'ın da desteğini görüyorsunuz, toplumda da karşılık buluyor. 'İnandığımız değerlere ve ülkemize hizmet etmek için en yüksek ne yapabiliriz?' düşüncesinin peşindeyim. Ben bu yolda gayret eden bütün arkadaşlarımı tebrik ediyorum. Bu millete kim bir adım giderse o millet koşuyor. Bizim kültür ve medeniyetimiz muhteşem... Neresinden alırsanız çok güzel mesajlar verirsiniz. Yeni nesillerin ufkunu açan ve dünyaya mesaj veren yapımlara ihtiyacımız var."

- "Sinemanın dilini yeniden geliştirmemiz gerekiyor"

Yapımcı Cemil Yavuz, sektöre kameraman olarak başladığını ifade ederek, "Bir şeyi başarmayı istiyorsanız çalışacaksınız. İstediğiniz kadar yetenekli olun, çalışmadan olmuyor. Bizim sinemamız da bu anlamda pamuklara saracağımız insanlarla doludur." açıklamasını yaptı.

"Kameranın doğru yere konulması gerekir" diyen Yavuz, Anadolu insanına ilk defa kendi göz hizasından bakan bir anlayışın daha yeni geliştiğini söyledi.

Yavuz, pandemiden sonra seyircinin izleme davranışlarının değiştiğine vurgu yaparak, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Türk sineması televizyonun yaygınlaştığı dönem de bir krize girmişti. O krizden çıkmıştı, bu krizden de çıkacaktır. Sinemayı 15-25 yaş arasına mahkum edince hiçbir misyon filmi yapılamaz. Yapımlarımızda birtakım problemler var. Asıl problemimiz içerikten ziyade biçim problemi, çünkü biçim içeriğe baskı yapıyor. Bizim sinemanın dilini yeniden geliştirmeye ihtiyacımız var. Yeni dili inşa edecek ciddi bir çalışma yapmak lazım. Yeniden bir sinema dili kurmak için birilerinin ön ayak olması lazım."

- "İnsanlar ekranda gördüğü şeyden çok etkileniyor"

Yönetmen Nazif Tunç da milli sinema şuurunun 1970'li yıllarda birkaç yapımla ortaya konduğunu belirterek, "Milli sinema alanında asıl devrim ekranlarda gerçekleşti. 1980'li yıllarda bir TRT bu ülkenin tarihinden kaynaklanan birtakım senaryolara yer verme kararı aldı. Neredeyse 40-45 yıl geçmiş olmasına rağmen hafızamızda olan büyük diziler TRT'de oynadı." şeklinde konuştu.

Yapımcı Halis Cahit Kurutlu, üniversite yıllarında izlediği Mecid Mecidi'nin "Söğüt Ağacı" filminden çok etkilendiğini söyleyerek, "İnsanlar ekranda gördüğü şeyden çok etkileniyor. Ben de bunun üzerine çok düşündüm. Bu silah gibi bir şey, polisin, ordunun elinde olduğu zaman iyi bir şey ama eşkıyanın, teröristin elinde olduğu zaman kötü bir şey. 'Benim bu işin bir tarafında olmam lazım' dedim." değerlendirmesinde bulundu.

Kurutlu, dramanın insanın zayıf yönleri üzerinden ilerleyen bir yapı kurduğunu aktararak, "Bizim sektörde iş yapmak gerçekten zor. 'Güldük, eğlendik' diyenler var ama oraya talip olup bir şey yapınca da çekerken çok eğlenmiyorsun, genel olarak gerginiz, iş güzel çıkacak mı çıkmayacak mı diye. Günün sonunda yaptığımız işin sevilmesi ve ilgi görmesi bizi mutlu ediyor." ifadelerini kullandı.

- "Milli sinema ilk açık oturumunu biz yaptık"

Etkinliğe dinleyici olarak katılan usta yazar Mustafa Kutlu ise sinema sektörüne şirketlerin para yatırması gerektiğine işaret ederek, "Kendi gayretiyle bu işe gönül veren ve seven insanların olması lazım. Türk dizileri dünyada en çok ihraç edilen diziler arasında, bu olağanüstü bir şey." dedi.

Kutlu, elli yıl önce ilkini gerçekleştirdikleri Milli Sinema oturumuna vurgu yaparak, şunları ifade etti:

"Burada bir şey yapılıyorsa birilerinin yatırım yapması lazım. Yatırım olmadan olmaz, bu pahalı bir iş. Para varsa yapılıyor. Birtakım şeylere bağlı kalmadan yürüyebilmek lazım. Milli sinema ilk açık oturumunu biz yaptık bundan yarım asır önce. 1973'te, Halit Refiğ ve Metin Erksan da katılmıştı. 50 sene sonra yeniden milli sinemanın konuşulması benim için de farklı oldu."

Sinema dili geliştirilmesi konusunda görüşlerini paylaşan Kutlu, İran sineması örneklerine dikkati çekti:

"İran sineması çok gelişti, Humeyni sinemayı destekledi. 'Senaryolarınızı getirin söylediğimiz kriterlerin içerisindeyse destekleyeceğiz' dediler. Bizde hep şikayet ederler: 'Efendim sansür var, şunu yapamıyoruz, bunu yapamıyoruz' diye. İran'da sansürün kralı var ama adamlar öyle filmler yaptılar ki dünya çapında oldu. Demek ki bu iş yapılamayacak bir şey değil. Bu işe gönül vermiş iş adamların sayısının çok olması ve meslek olarak benimsenmesi gerekiyor. Buraya yatırım yapılması lazım."

2. Milli Sinema Günleri kapsamında ayrıca, Osman Emirosmanoğlu, Haşim Vatandaş, İsmail Fidan, Ayşe Şahinboy Doğan ve İsrafil Kuralay'ın katılımıyla "Sinemamızın Çizgi Film Macerası" ile Derviş Zaim'in konuk olduğu "Gelenekten Geleceğe Sinemada Dil Arayışları" konulu söyleşi de sinemaseverlerle buluştu.