Erin İlkcan Aslan’a ait bu söz!
Hani Ankara renkleniyor, sayesinde gri şehir olmaktan çıkıyor demiştim 2 yıl önce... İşte aynı Erin 2 yıldır hem sanatçı yönüyle hem de çıktığı içsel yolculuğu bir sergiyle taçlandırması ve performanslarıyla sürekli yeniliyor kendisini.
Sanatı gibi kalbi de kıpır kıpır!
Sınır kapısında bekleyen Suriyeli mülteci dostlara bu güzel, heyecanlı kalbini sunan, onlara sadece maddi değil yaptığı pozitif resimlerle de manevi destek olan sanatçı uzun süredir yollarda. Daha doğrusu
“I and Creations” sergisi için uzun zamandır içsel bir yolculukta.
Onu yakından tanıyan biri olarak bu yolculuktaki dönüşümünün tuvallere yansımasını büyük bir keyifle izledim uzun süre.
Bu yıl Ankara’da yaptığı performans ve sergisinin hazırlık aşamasında ki heyecanına da tanık oldum.
Sergi öncesi ve sonrası yaptığı birbirinden renkli eserlerden söz etmeden önce Erin’den bahsedeyim istiyorum bir parça;
Ankaralılar yakından tanıyor onu.
Şehri gri, sıkıcı bulanlara inat renklerle bezemeyi görev edinmiş bir sokak sanatçısıdır kendisi.
Sokak sanatçısı diyorum ama aslında genç yaşına 39 sergi -ki 12 si kişisel-, 9 proje, 3 ödül sığdırmış.
Uluslararası kolleksiyonlara girmiş.
Şu anda mezun olduğu Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesinde yüksek lisansını yapıyor.
Yerinde duramayan, bir çok disiplinde kendini geliştirmiş genç bir yetenek!
E o zaman ne işi var sokaklarda diyeceksiniz.
Malum genç sokak sanatçıları artık isimleri duyulsun, galeriler onları keşfetsin diye de sokakta.
Gerçek sokak sanatınının bu yüzden ruhunu kaybetmeye başladığı bugünlerde Erin’in ters istikamette hareket etmesi takdire şayan.
Ankara ile özdeşleşmiş, şehrin simgesi kırmızı, siyah-beyaz renklerle yaptığı küçük canavarlarını ve sloganlarını eminim seversiniz duvarlarda gördüğünüzde...
Figüratif sanata yeni bir soluk kattığını düşündüğüm bu genç yetenek, eserlerinde, duygularını, hayatını, hayallerini açıyor bizlere.
Sadece figürlerini değil dışavurumcu tavrını da sürekli yeniliyor!
Son iki sergisinde Erin İlkcan Aslan’ın kötü ve iyi taraflarını izlemiştik.
Son sergisinde içsel sorgulamalarını tamamlamış,huzurlu ve mutlu bir Erin görüyoruz.
Paylaşımlarının sadece kanvaslarda sınırlı kalmayacağını biliyorum.
Oyun alanım dediği sokaklarda, özgürce kendini ifade edebildiği her yerde göreceğiz Erin’i .
Hatta sınır kapılarında!
Şu anda “Sevgi korkudan büyüktür” diyerek kalpler yerleştirmekle meşgül Yunanistan sınırındaki duvarlara.
Bu kalpler eminim şifa olacaktır katılaşmış ruhlara...
Gözünüz Erin’in üzerinde olsun.
Adını çok sık duyacağız çünkü!
Haftaya görüşünceye kadar sanatla kalın!