Türkiye Paris Anlaşması’nı imzaladıktan sonra hafta içinde bir Bakanlığı’nı bu konudan sorumlu hale getirdi. “Çevre ve Şehircilik Bakanlığı”nın ismi “Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı” olarak değiştirildi. Önümüzdeki dönemde Bakanlığın “iklim değişikliği”ne uzaktan “bakmak” için mi yoksa bu değişikliğin önlenmesi yönünde çaba sarfetmek amacıyla mı adını değiştirdiğini hep birlikte göreceğiz…

BUGÜN : “BAKAN”I VARSA BÜTÇESİ DE OLUR…

Bakanlığın kurulması elbette sevindirici. Bu karara olumsuz bakmak iklim konusunu üst düzeyde önemseyen insanlar için çok akılcı değil elbette. Sevindirici olan kısım – belki size biraz safhane gelebilir ama – artık Meclis görüşmelerinde iklim eylemi için de bütçe tartışması yapılacak olması. Bugüne dek Türkiye’nin bu en önemli konuya nasıl bir bütçe ayırdığını ancak çok detay analizler yaparak anlayabiliyorduk. Fakat bu yılın sonunda, Aralık ayında, Türkiye’nin “iklim değişikliği ve kamu eylemi” için nasıl bir bütçe ayıracağını öğreneceğiz.

Eski hali ile, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın 2020 yılında bütçeden aldığı pay yüzde 0.3 ve 2021 yılı bütçesi – yüzde 19.5’lik artışa rağmen – yüzde 0.2 olarak belirlenmişti. Bu hali ile Bakanlık, tüm Bakanlıklar arasında, her iki yılda da bütçe payına göre en son sırada yer alıyordu. Yani geleneksel olarak “çevre” bütçeden en az pay alan konu. Şimdi buna, yani “çevre”nin yanına “iklim” eklenince ne  kadar bir değişiklik olacağını merak ediyorum.

Bir de, “iklim bakanlığı” konusunda dünyanın durumuna bakalım. Dünyada halen yirmi sekiz ülkede isminde “iklim” geçen Bakanlık bulunuyor. İlk bakanlık 1998 yılında Niue (E) adında küçük bir ada devletinde kuruluyor. Daha sonra, 2005'de Yeni Zellanda (E); 2007'de Avustralya (E), Belçika (K), Danimarka (E), İskoçya (K); 2008'de İngiltere (E); 2009'da Yunanistan (E); 2010'da Avrupa Birliği (E); 2012'de Romanya (K); 2013'de Norveç (E); 2014'de Hindistan (E), İsveç (E); 2015'de Kanada (E); 2016'da İrlanda (E); 2017'de Fransa (K), Malta (E), Hollanda (E); 2018'de Lüksemburg (K), Malezya (K), Pakistan (K), İspanya (K); 2019'da Finlandiya (K), Portekiz (E); 2020'de Avusturya (K), Uruguay (E); 2021'de İtalya (E) ve Türkiye (E) “iklim” ile ilgilenecek olan bakanlıklar oluşturuyor. Ülkelerin adlarından sonra parantez içinde yer alan E ve K kısaltmaları mevcut bakanın cinsiyetini ifade ediyor. Buna göre bu yirmi sekiz ülkenin on sekizinde iklim konuları erkeklerin yönetiminde iken sadece on ülkede kadınların kontrolünde. Umalım ki kısa sürede bu dengesizliğin de ortadan kalktığı günleri görebiliriz.

DÜN : ARTIK “BAKAN”I OLMAYAN KONULARIMIZ !

Türkiye’de Cumhuriyet’in ilanından itibaren ismi ve konusu değişmemiş olan sadece altı Bakanlığımız var. Bunlar Dışişleri, İçişleri, Adalet, Milli Savunma, Milli Eğitim ve Sağlık Bakanlıkları. Kuruluştan itibaren olan ancak zamanla adı değişmiş olan Bakanlıklar ise Bayındırlık, Maliye ve Ticaret Bakanlıkları.

Elbette ki kamu yönetiminde herhangi bir konuda açık olduğunu düşünmek kolaycılık olur. Kamunun hangi konuyla ilgilenmesi gerektiğine karar vermek ise ayrı bir tartışma konusu. Ancak bugüne dek birçok konunun bir Bakanı olduğu ve olmadığı dönemleri yaşamışlığımız var.

Yine de bir konunun herhangi bir Bakanlık isminde adının geçmemesi ve bir Bakan’ının olmaması halinin, bu konuya o dönemde verilen önemin de göstergesi olduğunu düşünebiliriz.

Örneğin bugün dünyanın sadece on dokuz ülkesinde “kadın” Bakanlığı bulunuyor. Tabi bu ülkelerin kadını hangi nedenden dolayı Bakanlık seviyesinde ele aldıkları da ayrı bir yazının konusu. Türkiye’ye baktığımızda ise kadın konusu sadece 1991–2011 yılları arasında ve ancak Devlet Bakanlığı seviyesinde ele alınmış bir konu. Bunun dışında kadının sorunları ile, farklı konulardan da sorumlu olan Bakanlıkların ilgilendiğini görüyoruz.

Aşağıdaki tabloda, çok özet bir şekilde Türkiye’nin Bakanlıklar tarihine kısa bir bakış yapabilirsiniz.

YARIN : İKLİM’E NE KADAR AYIRACAĞIZ?

Türkiye’nin gelecekte hangi Bakanlıklara ihtiyacı olacağını bugünden tahmin etmek çok kolay değil. Yani hangi konuya Bakanlık seviyesinde ve Meclis’te görüşülecek şekilde bütçe ayıracağımız belli değil.

T.C. Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı’nın en son yayınlanan “2021 Yılı Bütçesi Vatandaşın Bütçe Rehberi”ni incelediğimizde, yazımızın odağı kapsamında; ormanların ve doğanın korunması ile sürdürülebilir yönetimi konusuna 3 Milyar, sürdürülebilir çevre ve iklim değişikliği konusuna ise 1.8 Milyar TL bütçe ayrıldığını öğreniyoruz. Buna göre iki konunun toplam bütçesi yaklaşık 5 Milyar TL.

Bir karşılaştırma yapabilmeniz için, Türkiye’nin aynı dönemde ulusal savunma ve güvenliğe 88, toplum güvenliğine 66 ve sadece trafik güvenliğine yaklaşık 6 Milyar TL ayırdığını görüyoruz. Yani kısaca çevreye 5 Milyar, güvenliğe ise 160 Milyar TL bütçe ayırmış durumdayız. Bu arada merak edenler için, kadının güçlendirilmesine ayrıdığımız bütçe ise yalnızca 424 Milyon TL. 

Türkiye’nin 2021 yılı geliri yaklaşık 1.1 Trilyon TL. Bu gelirin tamamı vergi kaynaklı. Yani kişi başı 13.250 TL’den bahsediyoruz. Özetle bu gelirin yüzde 14.5’ini güvenliğe, yüzde 0.5’ini çevreye ayırmış durumdayız. Bu dağılım ile Türkiye’nin iklim eylemi gibi bir konuda ilerleme kaydetmesi pek mümkün görünmüyor. Umalım ki, bu yılın sonunda yapılacak olan bütçe görüşmelerinde, TBMM’nin “Paris Anlaşması”nı meclisten geçirirken sergilediği iradeyi yeniden gösterdiğine tanık olalım.

Çok rahatlıkla anlaşılacağı üzere, iklim eyleminde başarılı olmamız ve bu önemli konuya bütçe ayırabilmemiz, herkesi kapsayacak bir demokratik ortama sahip olmamıza ve bu ortamda herkesin barış içinde yaşamasına bağlı.