Aslında her şey o gece oldu. Eğer Pegasus havayolları bana o reddedemeyeceğim emaili göndermeseydi belki de şeker bayramında bir yerlere gitmek hiç aklıma gelmeyecekti ve sizlere bu haftaki yazımı Dalyan'da küçük bir butik otelin Kralların Mezarlığına bakan muhteşem terasından bu yazıyı gönderemeyecektim. Dalyan etrafında bir çok kez turlara katılıp, sazlıkların arasında yavaş yavaş süzülerek ilerleyen teknelerde mavi yengeç yemişliğim, 1001 derde deva çamur banyosu yapmaya çalışıp hijyen dolayısıyla vazgeçmişliğim, Caretta caretta kaplumbağalarıyla haşır neşirliğim ve  bol bol fotoğraf  çektirmişliğim olsa da Dalyan’ın içinde ilk defa otelde kalıyorum. Otelimin Kaunos kral mezarları terasında kahvaltı etmenin ayrı duygusallığı var, öyle az buz bir şey  değil 2400 yıllık geçmiş bir tarihi var. Şu an karşımda duran inanılmaz güzellikteki eserlerin. Nasıl bozulmadan bu güne gelmişler hiç kafam almıyor ama bana biraz da korkutucu gelen tüm heybetiyle onlarda beni selamlıyor sanki.

 

 

Dün minibüsle İztuzu plajına gittik, plaj saat 7 de kapanıyor ki caretta carettalar yumurtalarını bıraksın, haziran ve temmuz onların yumurtlama zamanlarıymış... Bayram dolayısıyla mi bilmiyorum fazla turist yok, olanlar da bizim İngilizler, her daim her yerdeler, özellikle akşam barlar doluydu. Ben Dalyan'ın bu kadar büyük olduğunu bilmiyordum her sokak ayrı bir güzel ayrı bir alımlı. Evlerin bahçeleri bin bir renkli ağaç ve çiçeklerle süslenmiş olsa da pembe ağırlıklı. Yasemin ve adını bilmediğim bir çok ağaç ve çiçeğin birbirine karışan kokusunda nehir kenarında içilen soğuk biranın tadı paha biçilmez. Hele hava kararınca ışıklandırılan Kral mezarlılarının suya yansıması 'Ne iyi ettim de geldim' dedirtiyor.

Genç bir çiftin işlettiği kaldığımız butik otel Creta Creta'yı kesinlikle öneriyorum. Konumu, temizliği, kahvaltısı, fiyatı ile ideal ayrıca Beyaz Gül'ün gizli bahçesinde jaz müziği eşliğinde yıldızlara göz kırparak yeşil çayınızı için.

Haftaya görüşmek üzere...