ANKARA (AA) - Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, "Yeni dönemdeki hedefimiz, uluslararası toplumu ve bölgesel aktörleri, Suriye halkına, Şam'da yeni kurulan yönetime destek vermeye, sahip çıkmaya ikna edip ve onlarla beraber Suriye'de istikrarı tekrar getirmek." dedi.
Fidan, katıldığı televizyon programında, dış politika gündemini değerlendirdi, soruları yanıtladı.
Suriye'de iç savaşın 2011'de başladığını hatırlatan Fidan, Suriye halkının yanlış yönetimden kaynaklanan eksikliği ve baskıyı protesto ettiğini, ardından da iç savaşın başladığını söyledi.
Fidan, iç savaşın Türkiye'nin yanı başında olduğu için, terörizme ve diğer karşıtlıklara karşı bir refleks geliştirmesi gerektiğini belirterek, "Devletimiz krizin başından beri bütün organlarıyla bu krizi çok yakından takip etti." dedi.
"Suriye'yi düşünmediğim hiçbir mesai günüm, başka normal günüm de olmadı." diyen Fidan, bu konunun her zaman Türkiye'nin gündeminde olduğunun altını çizdi.
Fidan, Suriye konusunun çok katmanlı olduğunu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da bu konunun her zaman arkasında durduğunu belirterek, şunları kaydetti:
"Biz de profesyonel bütün metotları geliştirerek bu krizi hem uluslararası ortaklarımızla, hem yerel ortaklarımızla yürütmeye çalıştık. Biz bir sorunla karşılaştığımız zaman, bizim niyetimiz ve politikamız belliydi. Biz sorundan önce de Suriye halkının iyiliğini istiyorduk."
Fidan, zaman zaman karamsar noktaya gelindiği anlar olduğunu kaydederek, Halep'in düşmesi ve bir takım kuşatmaların yaşanması gibi dönemlerde çok kritik stratejik kararlar alınması gerektiğinin altını çizdi.
Bu süreçte terörle mücadelede atılan adımlara değinen Fidan, yapılan operasyonları anlattı ve aynı zamanda Türkiye'nin Rusya, ABD ve İran gibi aktörlerle de bir ilişki tarzı geliştirdiğine dikkati çekti.
- Suriye Milli Ordusu
Suriye Milli Ordusu'nun kurulduğu döneme değinen Fidan, Suriye halkının krizin ilk başladığı andan itibaren kendini örgütlemeye başladığını ve Özgür Suriye Ordusu'nu kurduğunu hatırlattı.
Fidan, 2016'ya kadar Özgür Suriye Ordusunun faaliyetlerin sürdürdüğünü hatırlatarak, Astana süreci başladıktan sonra Suriye'nin Dostları Platformu'nun her zaman Suriye muhalefetinin yanında olduğunu kaydetti.
Ancak bir müddet sonra, ABD'nin fikir değiştirmesiyle hem bölgedeki hem de Avrupa'daki bazı aktörlerin alandaki stratejilerini değiştirdiğini söyleyen Fidan, "Stratejiyi, muhalefetin aktif desteklenmesinden DEAŞ'la mücadeleye kaydırdılar. Bu daha sonra onlar için inanılmaz derecede jeo-stratejik problemler çıkardı. Başka yerde de etkilerini gördüler." diye konuştu.
Fidan, "O zamanda söylemiştik, 'Siz burada bu adımı atarsanız Ruslar bunu okur ve başka yerde başka adım atarlar, kurtulamazsınız bundan.' Ama dar görüşlülük zaten çaresi olan bir hastalık değil. Maalesef dinlemediler ve başka bir yerde başka daha büyük bir problemle şu anda baş başalar." ifadelerini kullandı.
O dönemde Özgür Suriye Ordusu'nun, Suriye Milli Ordusu'na dönüştürüldüğünü söyleyen Fidan, Türkiye'nin Suriye halkının yanında olduğunu açıkladığını anımsattı.
Fidan, Türkiye için önemli hususlar olduğunu vurgulayarak, "Biz Suriye'deki savaştan dolayı milyonlarca insanın evini terk etmesinden dolayı ev sahipliği yaptık. Bu sayı da artabilirdi, Suriye Milli Ordusu'nun dost unsurlarının hakimiyeti altında kalan bölgelerde 5 milyon Suriyeli kardeşimiz yaşıyordu." değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye'de o dönem Suriye muhalefetiyle ilişkilerin Milli İstihbarat Teşkilatı tarafından yürütüldüğüne işaret eden Fidan, şunları kaydetti:
"Bunu Türkiye'nin içindeki emperyal hizmetçiler biliyordu, FETÖ. Uluslararası çevreleri memnun etme adına bunu yaptılar. Biliyorsunuz MİT tırlarını, muhalefete, Türkmenlere yardım götüren MİT tırlarını DEAŞ'a silah götürülüyor propagandası adı altında Batı'ya bunu servis etmeyi, bu şekilde Batı'dan ve uluslararası kamuoyundan kendine destek alıp, Türkiye'deki iktidarı korsan bir şekilde ele geçirme operasyonuna bunu alet etmeye çalıştılar. Bunun içerisinde maalesef Jandarma Komutanlığı içerisindeki FETÖ'cü teröristler rol aldılar."
Bakan Fidan, Suriye meselesinin sadece Suriye sahasında değil Türkiye'nin içinde de fiili ve siyasi mücadelesinin verildiği bir konu olduğunu kaydetti.
- Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Esed'e çağrıları
Esed rejiminin bitmek ve tükenmek üzere olduğunun daha önce Türkiye tarafından görüldüğünü kaydeden Fidan, Türkiye'nin niyetinin, Suriye'de, Suriye halkını mutlu eden, birliğini, bütünlüğünü güvenliğini sağlayan bir Suriye'nin ortaya çıkması olduğunu hatırlattı.
Fidan, Rusya ve İran ile yürütülen süreçte bunun defalarca dile getirildiğini, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da bu sorunun çözülmesi için bir el uzattığını hatırlattı.
Rejimin kendi eksikliklerini görecek durumda olmadığını ve yüksek bir savaş psikolojisi içinde olduğunu söyleyen Fidan, "Savaşın olmadığı, çatışmanın olmadığı bir ortamda, 2016'dan sonraki süreçten bahsediyorum. Rejim, iç savaş dönemindeki o adrenalin olmayınca kendi eksikliklerini gördü. Bu aslında bir fırsattı, bunu gidermek için de çalışabilirdi." dedi.
Fidan, rejimin kendi halkını düşman olarak gördüğü için Türkiye ile diyaloğa girmediğini, rejimin karar alma noktasında da yalnız olmadığının da altını çizdi.
- Esed rejimi, son anda Rusya ve İran'dan destek alamadı
Fidan, Suriye'de muhalefetin Halep'e neredeyse silah atılmadan girdiğini belirterek, bunun rejimin çok zayıf olmasından kaynaklandığını söyledi.
Fidan, Astana süreci hakkında "Bu harekat başladığında işte bu tam da bu anlattığım sebeplerden dolayı yapılması gereken en kritik konu Rusların da İranlılarla konuşup askeri olarak denkleme girmemeleriydi." dedi.
Muhaliflerin, Suriye'de yönetime gelme sürecinin kısa sürede sonuçlanmasının sebebinin arka planda yapılan konuşmalar ve Esed rejiminin destek alamaması olduğuna dikkati çeken Fidan, Rusların ve İranlıların "hem üstüne yatırım yaptıkları adamın yatırım yapılacak bir adam olmadığını, hem de bölgedeki şartların artık eski şartlar olmadığını" anladıklarını belirtti.
Fidan, Suriye'de bütünlüğün sağlanmasının "öncelikli" olduğunu vurgulayarak, "Yeni dönemdeki hedefimiz, uluslararası toplumu ve bölgesel aktörleri, Suriye halkına, Şam'da yeni kurulan yönetime destek vermeye, sahip çıkmaya ikna edip, onlarla beraber Suriye'de istikrarı tekrar getirmek." ifadesini kullandı.
Fidan, Suriye'nin bir yeni güç ve nüfuz mücadelesi alanına dönüşmemesi için Türkiye'nin oldukça duyarlı davrandığını belirtti.
- Fidan'dan bölge ülkelerine "Suriye" çağrısı
Fidan, Heyet Tahrir Şam (HTŞ) konusundaki bazı endişeleri son derece normal karşıladığını belirterek, bu endişelerin giderilmesi gerektiğini söyledi.
Bu endişelerin giderilmesi için harekat başladığında Halep düştükten sonra bütün Arap ülkelerinin dışişleri bakanlarıyla ayrı ayrı görüştüğünün altını çizen Fidan, dünyanın bu konuda Türkiye'nin belirttiği parametreleri kabul etmiş durumda olduğunu kaydetti.
Fidan, Suriye'de terörizmin olmadığı, terör örgütü PKK/YPG ve DEAŞ'ın destek bulmadığı, azınlıkların kötü muamele görmediği, temel ihtiyaçlarını karşıladığı, kitle imha silahlarıyla "kimsenin işinin olmadığı", bölge ülkelerine tehdit üretmeyen ve aynı zamanda ülkenin birliğini bütünlüğünü beraberliğini sağlandığı kuşatıcı bir hükümet olan bir yapı istendiğine dikkati çekti.
Endişeleri gidermek için "bu endişeleri" Şam'daki yönetime ilettiklerini belirten Fidan, onlardan gerekli tavrı ve adımları atmasını beklediğini söyledi.
Bazı ülkelerde endişelerin devam ettiğini belirten Fidan, bölge ülkelerine, "Suriye meselesini diğer konulardan farklı olarak gelin beraber sahiplenelim ve yapıcı bir şekilde, iyi bir şekilde, mutlu bir sonla sonlandıralım, bütün ülkelerin burada ortak bir çabası olsun." çağrısı yaptıklarını söyledi.
(Sürecek)