İstanbul Turizm Fuarı kapsamında, '2024 Yılı Sezon Değerlendirmesi, 2025 Yılı Beklentileri (Oteller)’ isimli panel düzenlendi.

İşin gerçek yönü; Türkiye’de özellikle Antalya’daki oteller çok lüks. Otelciler “Biz pahalı değiliz dışarı pahalı” diyor. “her şey dahil” sistemde de israfın çok olduğu ifade ediliyor. “Öldük , bittik çok kötü bir yıl geçti gibi durum yaşamadık” diye de ekliyorlar.İstanbul Turizm Fuarı kapsamında, '2024 Yılı Sezon Değerlendirmesi, 2025 Yılı Beklentileri (Oteller)’ isimli panel düzenlendi.

“Oteller değil dışarı pahalı…”

Profesyonel Otel Yöneticileri Derneği (POYD) Başkanı Hakan Saatçioğlu, İstanbul Turizm Fuarının ikinci gününde düzenlenen '2024 Yılı Sezon Değerlendirmesi, 2025 Yılı Beklentileri (Oteller)’ panelinde turizm gündemini değerlendirdi. 

Antalya Dünyanın En Iyi Otelleri Sınıfına Antalya’da .
Hakan Saatçioğlu’nun panelde yaptığı konuşmadan öne çıkanlar şöyle: 

“POYD olarak web sayfamızı yeniden düzenledik, yeni bir kariyer sayfası ekledik. Herkes üye olmadan rahatça başvuru yapabiliyor. 850 üyemiz var, 450 üyemiz yoğunlukla otellerle çalışıyor. Gelen başvuruların hepsi doğrudan 450 üyemize gönderiliyor. Bu büyük bir kolaylık olacak iş arayanlar için. Diğer taraftan da oteller isim vermeden ilan yayınlayabilecekler. Bunun dışında Süleyman Demirel Üniversitesi ile bir protokol imzaladık. Meslektaşlarımız haftada iki defa ders anlatacak. Bununla ilgili farklı üniversite ve meslek yüksekokullarıyla görüştüğümde şunu gördüm: Hocalarımız sadece müfredatı anlatıyor. Bizim mesleğimiz, hikayesi olan bir meslek. O hikâyeyi yeni gelen arkadaşlarımıza anlatmadığımız sürece iştahlarını kabarmıyor. Bundan dolayı da özel sektördeki arkadaşlarımızın üniversitelere liselere giderek ders vermesi gerekiyor. Çok zorlanıyorum bu konuda. 450 otel müdürümüz var, ders programını çok zor çıkardım. Bir görev tanımı yaparken bile bin bir mücadele vermek üzüyor. Almanya’da yetiştiğim için biliyorum, orada bu konular çok daha kolay oluyor. Oradaki meslek liselerinde eğitimciler o sektörden gelen insanlar olduğu için eğitimin çok daha verimli olduğunu gördüm.   2024 ITB Berlin Fuarı ile başladı. Orada çok güzel geri dönüşler aldık. Türkiye, yaklaşık 1,5-2 milyon erken rezervasyon aldı. Fakat ilerleyen tarihlerde Avrupa Futbol Şampiyonası ve Paris Olimpiyatları'ndan dolayı rezervasyonlarda küçük bir düşüş oldu ama Temmuz ayı itibariyle toparladı. Geçen seneki dolulukları yakaladık. Antalya şu anda 14,5 milyon ziyaretçi ağırladı. Geçen seneye baktığımızda yüzde 7’lik bir artış söz konusu. Bu artış otellerimize yansımadı. Yansımasını da beklemiyorduk ama otel doluluklarımız geçen yıla göre bir tık daha iyi. Basında çok eleştiri aldı otelciler. Ama doluluklarla ilgili basında yansıtıldığı gibi ‘Öldük, bittik, çok kötü bir yıl geçti’ gibi bir durum söz konusu değil. Temmuz-Ağustos ayları çok sıcaktı. Benim korkum, ilerleyen yıllarda Temmuz-Ağustos aylarının yüksek sezondan çıkması. Ekim ayındayız Antalya’da hala denize giriliyor. Maalesef Özbekistan’dan Kırgızistan’dan personel getiriyoruz. En büyük özelliğimizi kaybediyoruz. Evet, çok iyi çalışıyorlar ama donuklar. Şimdi biz gözümüzü Bali, Endonezya gibi ülkelere çevirdik. Ama bu çözüm değil, yanlış uygulama. Yurt dışından gelen çalışanın maliyeti sanılanın aksine çok yüksek.  Öyle bir dünya yok. Yüzde 10 daha maliyetli geliyorlar bize. Çalışma gayretleri var ama bizim Türk misafirperverliğimizi yansıtamıyorlar. Çok büyük tehlike burada bizim için Sürdürülebilirlik bizim için çok önemli. GES’ler kurmaya başladık, havuz sularının geri dönüşümü ile ilgili çalışma başlattık. Ama bazı konularda sürdürülebilirlik maliyetleri ciddi oranda artırıyor. Plastik konusunda, suyu geçtiğimiz sene pet şişe kullansaydım 8 milyon TL harcayacaktım ama cama 32 milyon TL harcadım. Çoğu işletme bunu kaldırabilecek kapasitede değil. Her şey dahil sistemini bizden daha iyi yapan yok fakat israf çok ciddi bir boyut almış durumda. Kişi başı 300 gram işlenmiş gıda çöpe atıyoruz. Bin kişilik bir otelde 300 kilo demek, ayda 9 ton ediyor. Bunun da fiyat karşılığı yaklaşım 600 bin TL. Bununla ilgili Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un yanına giderek her şey dahil sistemimizi yeniden tanımlamamız gerektiğini ilettim. Daha fazla, daha kaliteli ürün görelim ama her şey dahili yeniden tanımlayalım. İsterseniz 4 litre alkol tüketin, bir kuzu yiyin kimse size bir şey demez. Biz zaten bir şekilde bunun ortalamasını aldık ve maliyetlerimize yansıttık. Maliyetimize yansıtmadıklarımız masada bırakılanlar. İç pazarda ve Ortadoğu pazarında bununla ilgili çok büyük sıkıntı yaşıyoruz. Avrupa’da her şey dahil sistemi bu nedenle eleştirilmeye başlanacak. Avrupa zaten sürdürülebilirlik ve israf konusunun tartışılmasına hazır. Hazır olmayan biziz. Bununla ilgili mutlaka bir şey yapılması gerekiyor. Bizim bir yerden kuralları yeniden belirlememiz gerek.”