İtalya'nın eski Başbakanı ve ECB eski Başkanı Mario Draghi'nin beklenen ve konuşulan Avrupa Birliği'nin rekabet gücüne ilişkin hazırladığı kapsamlı rapor
İtalya'nın eski Başbakanı ve Avrupa Merkez Bankası'nın (ECB) eski Başkanı Mario Draghi'nin uzun zamandır beklenen ve konuşulan Avrupa Birliği'nin rekabet gücüne ilişkin hazırladığı kapsamlı rapor, Avrupa'nın küresel sahnedeki yerini koruyabilmesi için stratejik değişiklikler yapılması gerektiğini ortaya koyuyor. Bugün açıklanan bu rapor, büyük ölçekli yatırımlar, inovasyon eksikliği, yüksek enerji fiyatları, ticaret ve birleşme kurallarının yeniden düzenlenmesi ve sosyal modelin modernizasyonu gibi kritik alanlarda reform önerileri sunmakta. Avrupa'nın karşı karşıya olduğu bu zorlukları çözmek için politika yapıcıların cesur adımlar atması gerektiğini belirten Draghi, raporunda somut verilerle desteklenen güçlü bir yol haritası çiziyor. İncelediğim rapor ile ilgili önemli noktaları aşağıda özetledim.
Raporun tam İngilizce metnine ulaşmak isteyenlere pdf dosyası için TIKLAYINIZ
1. Büyük Ölçekli Yatırım İhtiyacı:
Rapora göre, Avrupa'nın dijitalleşme, enerji ve savunma kapasitesini artırmak için her yıl GSYİH'nin %5'i oranında ek yatırım yapması gerekiyor. Bu oran, 1960'lar ve 1970'lerden bu yana görülmemiş bir seviye olarak dikkat çekiyor. 2025-2031 yılları arasında dijital ve temiz enerji altyapısına yönelik toplam yatırım açığı 900 milyar euroyu bulabilir. Raporda, bu yatırımların önemli bir kısmının özel sektör tarafından karşılanması gerektiği vurgulanıyor. Özellikle, mevcut işgücü küçülmesiyle birlikte bu yatırımların verimlilik artışına da odaklanması gerektiği belirtiliyor.
2. İnovasyon Eksikliği:
AB, inovasyon konusunda Amerika Birleşik Devletleri ve Çin’in oldukça gerisinde. 2021 yılında, AB'nin Ar-Ge harcamaları ABD'den 270 milyar euro daha azdı. Avrupa’nın inovasyon açığı, özellikle yapay zeka (AI) ve bulut bilişim gibi ileri teknoloji alanlarında büyük bir tehdit oluşturuyor. 2017’den bu yana geliştirilen temel AI modellerinin %70’i ABD tarafından üretilmişken, Avrupa bu alandaki pazarın sadece %2'sine hakim. Bunun yanı sıra, Avrupa’daki girişimlerin ABD’ye kıyasla daha az sermaye çekmesi, büyüme potansiyelini sınırlıyor. Raporda, bu açığın kapatılması için AB’nin girişim sermayesi piyasalarını büyütmesi ve düzenlemeleri hafifletmesi gerektiği vurgulanıyor.
3. Enerji Stratejisi:
Raporda, enerji fiyatlarının ABD ve Çin’e kıyasla Avrupa’da oldukça yüksek olduğu belirtiliyor. 2024 yılı itibarıyla Avrupa'daki doğal gaz fiyatları ABD'ye göre 4-5 kat, elektrik fiyatları ise 2-3 kat daha yüksek. Bu farkın, enerji maliyetlerini düşürme konusunda Avrupa'nın rekabet gücünü olumsuz etkilediği belirtiliyor. Avrupa, enerji güvenliğini sağlamak ve yenilenebilir enerji kaynaklarına geçişi hızlandırmak için yeni enerji politikalarına ihtiyaç duyuyor. Aynı zamanda, Çin gibi ülkelerin temiz teknoloji ve elektrikli araçlar sektöründeki hızlı büyümesinin, AB'nin bu alanlarda rekabet avantajını kaybetmesine neden olabileceği uyarısı yapılıyor.
4. Ticaret ve Birleşme Kuralları:
Raporda, AB'nin ticaret politikalarının ve birleşme kurallarının yeniden ele alınması gerektiği ifade ediliyor. AB'nin stratejik hammaddeler konusunda Çin'e olan bağımlılığını azaltması gerektiği belirtiliyor. Çin, özellikle temiz teknoloji ve elektrikli araçlar gibi sektörlerde agresif bir büyüme sergilerken, AB’nin bu rekabeti dengelemek için daha stratejik bir ticaret politikası benimsemesi gerektiği vurgulanıyor. Ayrıca, birleşmeler ve satın almalar için daha esnek düzenlemeler yapılması gerektiği ve bu sayede AB’nin stratejik endüstrilerdeki rekabet gücünün artırılabileceği öne sürülüyor.
5. Sosyal ve Ekonomik Modelin Güçlendirilmesi:
Raporda, Avrupa'nın sosyal modelinin korunması gerektiği, ancak bunun sürdürülebilir hale getirilmesi için modernize edilmesi gerektiği vurgulanıyor. Avrupa, iş gücü verimliliğini artırarak sosyal güvenlik sistemlerini koruyabilir. Özellikle dijitalleşme ve yeşil ekonomiye geçiş süreçlerinde işgücünün yeniden eğitilmesi ve bu yeni teknolojilere uyum sağlaması büyük önem taşıyor. Avrupa'nın sosyal içerme politikalarının, teknolojik ilerlemelerle uyumlu hale getirilmesi gerektiği ve bu süreçte işçilerin eğitim ve yeniden eğitim programlarına erişimlerinin kolaylaştırılması gerektiği ifade ediliyor.