Geçtiğimiz hafta Nesil Eşitlik Forumu’nun (Generation Equality Forum) odaklandığı konu cinsiyet eşitliği oldu. Forumun iddiası eşitliğin sağlanması için çok önemli kararlar alındığı yönünde oldu. Ancak kararların yaşama geçişinde ne yazık ki pek iyi değiliz. 

BUGÜN : DAR ALANDA EŞİTLİK

Eşitlik Forumu’nda BM Kadın (UN Women) Direktörü Phumzile Mlambo-Ngcuka “dünyanın her yerinde kadınlar küçük bir köşeye sıkıştırılıyor” diyerek bugün cinsiyet eşitliğinden ne kadar uzak olduğumuzu vurguluyor.

Dünya geneline baktığımızda, gerek iş dünyasında, gerekse de siyasal alanda kadının oransal olarak ancak yüzde yirmi beşlik bir temsiliyeti olduğunu görüyoruz. Bu temsiliyetin sayısal olduğunun da altını çizmek gerekiyor. Birçok alanda kadının varlığı erkek egemen kurallarının değişimine etki edemiyor. Bunun en önemli yansımasını ise siyasal alanda görüyoruz.

Küresel ölçekte kadınların parlementolardaki temsiliyeti kadının güçlenmesine yönelik kararlar alınmasına, bu yönde ciddi adımlar atılmasına olanak sağlamıyor. Daha da kötüsü kadının sorunları ile ilgili alanlarda sorumluluk alan kadınların da yine erkek egemen bir söylem içinde olduklarını görüyoruz.

Pandemi dönemi kadının iş dünyasında ve sosyal alanda ne kadar kırılgan bir konumda olduğunu çok acı bir şekilde gösterdi. Daralan iş yaşamında ilk gözden çıkartılan kadınlar ücretsiz bakım hizmetlerine sıkıştırıldılar. Yine aynı dönemde, gelişmişlik seviyesinden bağımsız olarak tüm dünyada kadına yönelik ev içi ve dışı şiddetin arttığına tanık olduk. Eğitimde de aynı şekilde eşitsizlik bir yapının yerleştiğini hatırlatmakta yarar var.

Sürekli cinsiyet eşitliği talebinden bahsetmek bazen eleştiri de alıyor. Hatta küresel ölçekte ilerlemeden bahsedenler ve bu sorunun çözüldüğünü düşünenler de olabilir. Peki ne durumdayız? Küresel ölçekte 640 milyondan fazla kadın bir yakını tarafından fiziksel ve cinsel şiddete maruz kalıyor. 200 milyona yakın kadın doğum kontrolü hakkını kullanamıyor, aynı iş yapan erkekler kadınların üç katı ücret alıyor, 18 yaşın altındaki kadınların yüzde 19’u zorunlu olarak evlendiriliyor… Liste böyle uzayıp gidiyor. 

DÜN : SİSTEMATİK EŞİTSİZLİK

Cinsiyet eşitliği konusunda neredeyse hiç yol alamadığımız ortada. Buraya nasıl geldik. Elbette ki varoluşu eşitsizliklerden beslenen bir sistem sayesinde. Belki de son iki yüz yılımızı bu eşitsizliklerin sistematik bir şekilde işlendiği bir ortamda geçirdik. Kapitalizm erkekliğin kodlarını yazarken bu eşitsizliğin kalcı ortamını da oluşturuyordu. Geçtiğimiz Mart ayında OECD-Dev (OECD Development Center) tarafından hazırlanarak yayınlanan “Erkek Yeter mi” (Man Enough?) raporu, erkek için ekonomik ve sosyal alan ile hane içinde oluşturulan normların nasıl işlendiğini ve bizi bugüne taşıdığını anlatıyor.

Raporun tam başlığı şöyle “Man Enough? Measuring Masculine Norms to Promote Women’s Empowerment” (Erkek yeterli mi? Kadınların Güçlenmesini Teşvik Etmek İçin Eril Normları Ölçmek). Rapor özellikle ekonomiye yön veren politika ve çerçeveleri oluşturan birçok platform tarafından paydaş kapitalizminin parlatıldığı bir dönemde yayınlanıyor. Devlet ve burjuva kapitalizmleri için erkeksilik besleyici bir unsur iken, bunun yerine gelen ve insan ile gezegeni ana unsurlar olarak merkeze alan paydaş kapitalizmi için erkeksilik normları bütün ihtiyaçları karşılamakta yetersiz kalıyor. Yani erkeksiliğin artık pek bir değeri yok.

Raporda yer alan bir analizde, tam olarak şöyle bir ifade yer alıyor. “Bu kısıtlayıcı erkeklik normları, kadınlar ve kızlar için doğrudan olumsuz sonuçlar doğurur. Örneğin ekonomik alanda, bu normlar kadınların ekonomik katkısının değerinin düşürülmesine neden olmaktadır. Ayrıca bu kısıtlayıcı normlar, kadınların işgücünden, yüksek statülü işlerden ve karar alma pozisyonlarından dışlanmasına neden olur.”

Bu cümle, erkeksiliğin kadını ekonomik olarak nasıl güçsüz kıldığını ve nitelikli tercilerde bulunma altyapısından uzaklaştırdığını ifade ediyor aslında. Bu yaratılan yapının, yukarıda bahsettiğimiz paydaş kapitalizmi için de son derece uygunuz bir ortam yarattığı rahatlıkla anlaşılabilir. Dolayısı ile erkeksilik artık kapitalizmin işine yaramayan bir normatif yapı haline geldi. Kapitalizm kendi yarattığı erkeksiliği şimdi ortadan kaldırmaya çalışıyor.

YARIN : KARAR DEĞİL EYLEM ZAMANI

Eşitlik Forumu’nun kapanışında paylaşılan küresel hızlandırma planı altı ana alanda eyleme geçilmesini öneriyor. Bunlar sırasıyla; cinsiyet temelli şiddetin önlenmesi, ekonomik adaletin ve hakların sağlanması, bedensel ve cinsel sağlık haklarının korunması, kadın için iklim eyleminde adaletin tesisi, teknoloji ve yenilikçilik alanında kadının eşitliğinin sağlanması ile feminist hareketin ve liderliğin güçlendirilmesi.

Anlaşılan odur ki, erkeksilik normları ve cinsiyet eşitsizliği artık kapitalizmin işine yaramıyor. Bu eşitsizlik dünyasında, her açıdan bağımlı olan kadının yeni iş anlayışı için ayak bağı olduğu anlaşılıyor. Evet, sistemin kadın eşitliği talebi son derece samimiyetsiz ve tamamen ekonomik temelli. Ancak sistemin bu hatasını biz daha asli bir amaca alet edebiliriz.

Yaklaşık üç yüz bin yıl boyunca insanlık yolculuğunu kadın ile birlikte yaptık. Bütün büyük yolculuklarımız ve bizi biz yapan en önemli keşiflerimiz kadın ile birlikte mücadele edebildiğimiz için gerçekleşti. Erkek ile kadının yeniden tesis edeceği eşitlikçi güç birliği insanlık olarak karşı karşıya olduğumuz sorunları çözmenin tek yolu. Bunun için karmaşık ve hesapçı karar alma süreçlerini aşmalı ve ivedilikle eyleme geçmeliyiz. Devletlerin alacağı kararların eşitlikçi olması için uğraşmalı, ancak her şeyden önce yaşamın içinde eşitlikçilik anlayışımızı, hem de hiç beklemeden uygulamaya başlamalıyız.

Forum sonrasında paylaşılan “Action Coalitions Global Acceleration Plan” başlıklı rapora https://forum.generationequality.org/sites/default/files/2021-06/UNW%20-%20GAP%20Report%20-%20EN.pdf linki üzerinden ulaşılabilir.