Bugün ilk defa yağmur damlaları toprakla buluşmaya başladı. Aylardır özlemini çekiyorduk. Ama genede eski yağmur gibi değil. Bir iki damla düşüyor ve ardından geçiveriyor, sormayın gitsin.
Eh bizlerde gurbete giden yakınlarını özlemlerle beklediği gibi bekliyoruz yağmur damlalarını.
Allahın bir bildiği vardır diyerek beklemekteyiz. Öyleki barajlarda su kalmadı. O gürül gürül akan çeşmelerin sesi yok. Onlarda çölde kalmış susuz hayvanlar gibi kupkuru. Damakları, ağzı burnu kurumuş susuzluktan.
O kadar çağlayarak akan şarkılarla çevresine müzik dinleten derelerin sesleride kesildi aylardır.
Yoklukla kıtlıkla yoksullukla savaşırken birde üstüne susuzluk eklenedi. Çarşı pazar yerlerinde esnaflar satış yapamadıklarından yakınıyorken insanların cepleri de boş. Herşey ateş pahası. İnsanlar pazar yerlerinde sadece dolaşıyorlar. Alacaklarının en az fiyatla satılanını bulmaya çalışıyorlar. Bazende evine eli boş geliyorlar.
Siyasilerimiz ve cepleri dolu olanlar sanki birşey yokmuş gibi inasanlarla alay edercesine pahlılığı yok sayıyorlar.
Enflasyonu düşük gösteriyorlar.
Kendilerinden başkasını beğenmiyorlar.
Her şeyin en iyisini ben bilirim benim sözümün üstüne söz söyleyenler haindirler, bölücüdürler diyerek kendilerini haklı çıkarmaya çalışıyorlar.
Kendi aralarında ben iyi bilirim yok sen birşey bilmezsin diyerek afra tafraları halkın aklını çelmeye çalışıyorlar.
Bence herkes aklını başına toplamalı.
Ülkemizi ve insanlarımızın refah düzeylerini nasıl yükseltiriz onun çarelerini aramaya odaklanmalıdır.
Eğitimde olanları hepmiz biliyoruzda idarecilerimiz bilmiyorlar mı?
Tabiki biliyorlar ama işlerine gelmiyor.
Dünyayı ve ülkemizi istila eden virüs için gereken önlemleri zamanında alabiliyormuyuz diye kafa yormalılar.
Son yıllarda köylülerin tarlaları bomboş. Ekip dikmekten vazgeçtiler. Bunların sorunlarına da odaklanmalıyız.
Mazot çok pahalı.
Gübre dersen hakeza.
Yem zaten ateş pahası.
Üstüne üstlük ürettiğini de satamıyor.
Hep zarada hep zararda.
Sen ben kavgaları kimsenin yararına değil.
Ancak günlerini kurtarmaya çalışıyorlar.
İnsanlarımız sokaklarda, evlerde, iş yerlerinde gülmeyi, eğlenmeyi de unuttular.
Mutsuz insanlarımız, çaresiz.
Kendilerini yönetenlerden bir el uzatarak sorunlarının çözülmesini bekliyorlar.
Bu ayrılık kayırmaları ve diğer ego isteklerimizi bir tarafa bırakarak insanlarımızı ve ülkemizin kalkınması, sorunların çözümü için çaba göstermeliyiz.
Bize bizden başka yardımcı yok ...
Sağlıklar dilerim hepinize.