Geçtiğimiz hafta sanat dünyasında bir ilk yaşandı. Benjamin Murphy ve arkadaşı Hayden Kays açtıkları 'Everything Must Go' isimli sergide sergiledikleri bütün eserleri konuklara hediye ettiler.

100 adet A4 boyutunda imzalı ilustrasyonlarının onlara destek olan takipcilerine teşekkür amaçlı dağıtılacağını ve bunun para obsesyonlu modern sanat dünyasına örnek olmasını dilediklerini yazmışlardı sergi davetiyesine.

Kays'in yaptığı 50 renkli, Murphy'nin yaptığı 50 siyah-beyaz eser, gecenin sonunda sergiye gelen konuklara dağıtılan numaralar ile yapılan çekiliş sonucu sahiplerini buldu.

28 yıllık hayatına sanat adına sayısız başarı katmış Benjamin Murphy'den uzun zamandır söz etmek istiyordum aslında. Sokak sanatının en önemli etkinliği sayılan Moniker sanat fuarında Shepard Fairey,d-face,Faith47 gibi duayen sanatçıların yanında bu kadar genç yaşta yer alması,eserlerinin dünyanın en önemli kolleksiyonerlerinden sayılan Rothschild ailesinin kolleksiyonunda bulunması,çok daha öncesinde de Dulwich Picture House gibi dünyaca ünlü bir galerinin projesinde çalışması yeteri kadar etkileyiciydi.Ama beni asıl etkileyenin yardım derneklerine,ihtiyaç sahibi insanlara,down sendromlu çocuklara gösterdiği ilgi ve desteğin olduğunu söylemeliyim.

Geçtiğimiz Noel de evsizlere yardım edenlere eserlerini hediye edip bunu sosyal medyada paylaşarak takipçilerini de yardıma teşvik etmişti.Filipin'de yaşanan felaket için de gelirinin tamamı bağışlanmak üzere eserlerini açık artırmaya vermişti.

Bilmeyenler için söyleyeyim yardim derneklerine bağış organizasyonlarında ya da açık arttırmalarda sadece belli bir pay derneğe verilir. Derneğin belirlediği pay dışındaki miktar sanatçınındır. O yüzden Murphy'nin bu tür organizasyonlarda eserlerinin tamamını bağışlaması büyük bir takdiri hak ediyor.

Son beş yıldır, Lüksemburg, Amsterdam, New York, Berlin, İtalya gibi uluslararası sanat merkezlerinin yanısıra İngiltere'nin Londra başta olmak üzere, Sheffild, Manchester, Bristol, Liverpol, Leeds gibi bir çok şehrinde sergi açmasında ilginç stili ve olağan üstü yeteneğinin etkisi var kuşkusuz.

Siyah, elektrikçilerin kullandığı bantlar ile ürettiği eserleri Londra sokakları dışında sergi açtığı şehirlerde de görüyoruz. Spray boya kullanmadan çalışan tek sokak sanatçısı sanırım. Yaptığı siyah beyaz eserleri sadece Rothschild ailesi kolleksiyonunda değil bir çok uluslararası kolleksiyonerin portföyünde görüyoruz.

29 yaşında ve Yorkshire'lı. Salford Üniversitesinde güzel sanatlar üzerine master yapmış. Londra'da yaşıyor.Kendi atölyesi var. Sadece sokakta değil sokak sanatçıları için açılmış galeriler ile de çalışmayı seviyor.

Çok uzun zaman önce Christian Guemy'nin sergisinde karşılaştığımızda röportaj sözü vermişti. Fırsat bulamadık.'Everything Must Go' sergisinden sonra için ikinci kez sözleştik. Önümüzdeki günlerde güzel bir söyleşi yapıp sizlerle paylaşacağım.

Haftaya görüşünceye kadar sanatla kalın!

Ps: Sergi fotoğrafları Hayden Kays!