NATO Üyesi Olmak İçin Türkiye'nin Desteğini İsteyen İsveç'in Avrupa Birliği Dönem Başkanlığı 2023 ile Beraber Başladı
AB’de dönem başkanlığı 2023 yılının ilk 6 ayında İsveç'in liderliğinde olacak.İsveç, NATO'ya üyeliklerini onaylaması için Türkiye'yi temsil eden Erdoğan hükümeti ile uzun süredir görüşme ve müzakere içinde.İsveç'in Kiruna kenti, İsveç AB Konseyi Dönem Başkanlığının ilk toplantısına ev sahipliği yapıyor.İsveç, 2023 yılının ilk altı ayı boyunca AB Dönem Başkanlığını yürütecek. Bunun anlamı da İsveç'in AB Konseyi'ndeki çalışmalara liderlik edecek olmasıdır. Türkiye çoğu zaman Avrupa adına İsveç'i karşısında bulacak.
"Daha yeşil, daha güvenli ve daha özgür bir Avrupa önceliklerimizin temelini oluşturuyor" diyor Başbakan Ulf Kristersson.
Peki AB Dönem Başkanlığı'nda Öncelikler Neler?
İsveç AB Dönem Başkanlığı için 4 ana başlıkta önceliklerini belirledi:
1. Güvenlik - Birlik
2. Dayanıklılık - rekabet gücü
3. Refah - yeşil ve enerji dönüşümü
4. Demokratik değerler ve hukukun üstünlüğü - Kuruluş Esasımız
İsveç Başbakanı ayrıca şöyle dedi: "İsveç, Avrupa'nın İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana yaşadığı en ciddi güvenlik krizi sırasında Avrupa Birliği Konseyi Dönem Başkanlığını devralıyor. AB'nin karşı karşıya olduğu güçlükler her zamankinden daha büyük olabilir. Bu durum kararlılık gerektirmektedir."
Türkiye Vurgusu, Savrulduğumuz Üçüncü Ülke Konumunu Güçlendiriyor
İsveç AB Dönem Başkanlığı'nda Dışişleri alanındaki öncelikler Türkiye ile ilişkilere dair de fikir veriyor.
Şöyle denilmekte: "AB'nin, Türkiye ile işbirliği ve karşılıklı yarar sağlayan ilişkiler de dâhil olmak üzere, Doğu Akdeniz'de istikrarlı ve güvenli koşullara yönelik stratejik bir çıkarı vardır"
Genişleme ya da komşuluk politikası içinde Türkiye'nin yer bulmaması ancak iş birliği vurgusu, Türkiye'nin AB ile ilişkilerde "3. ülke" konumuna savrulduğunun kanıtı gibi.
Türkiye'nin de dahil olduğu Avrupa Siyasi Topluluğu yaşayabilecek mi?
"Avrupa Siyasi Topluluğu, Avrupa kıtasında güvenlik ve istikrarı artırmak için ortak çıkarları ilgilendiren konularda siyasi diyalog ve işbirliğine katkıda bulunur." şeklinde kendine yer bulan AST önemli.
Fransa Cumhurbaşkanı E. Macron'un fikir önderliğini yaptığı, AB ve 3. ülkelerle diyalog için bir forum olan Avrupa Siyasi Topluluğu'na referans veriliyor İsveç AB Dönem Başkanlığı'nda.
Türkiye'nin de dahil olduğu "Avrupa Siyasi Topluluğu" hükümetlerarası forumu AB ülkeleri ile üçüncü ülkeleri bir araya getiriyor.
Rusya'nın Ukrayna'yı işgali sonrası biraz apar topar kurulan bir oluşum ve ömrünün ne kadar olacağı ise şimdilik tartışmalı. AST ilk liderler zirvesini Ekim ayında yapmıştı.
İsveç AB Dönem Başkanlığı'nı NATO Üyeliği Lehine Değerlendirecek
İsveç, AB Dönem Başkanlığı'nın getirdiği güç ve platformu NATO üyeliği için mutlaka iyi değerlendirmek isteyecek.
İsveç, NATO üyelik başvurusuyla 1814'ten bu yana yüzyıllardır sürdürdüğü silahlı tarafsızlık geleneğini terk etti.
Rusya'nın Ukrayna'yı işgali ve savaş İsveç ve Finlandiya'yı NATO üyeliği için başvurmaya sevk etmişti.
Tüm bu gelişmeler Avrupa güvenlik mimarisini de dönüştürmekte. Örneğin daha önce yazdığım "PESCO - Daimi Yapısal İşbirliği Savunma Anlaşması" konusu önem arz etmektedir. İnternette bu konuda yazdığım değerlendirme bulunabilir.
İsveç Savunma Harcamalarını Artırıyor Ama...
İsveç'in NATO'ya katılım başvurusu ve İsveç'in 2026 yılına kadar savunma harcamalarını GSYH'nin yüzde 2'sine kadar arttırma kararı aynı döneme denk geliyor.
IMF'nin 2023 yılında İsveç ekonomisinde yüzde 0,6'lık bir daralma öngörmesi nedeniyle zorluklar da olası.
İsveç Dış Politikasına Son Dönemde Damgasını Vuran Deyim
Bilindiği gibi Türkiye, İsveç'in ve Finlandiya'nın NATO'ya üyelik sürecini veto ediyor.
İsveç için NATO üyeliğinin tamamlanması en önemli dış politika ve güvenlik önceliği olmaya devam ediyor.
İsveç dilinde "Ruslar geliyor" anlamına gelen "ryssen kommer" deyiminin İsveç dış politikasına damgasını vurduğu söylenebilir.
Tüm bu gelişmeler, Türkiye'nin üzerinde uluslararası baskının daha da artması anlamına gelebilir.
Batı dünyasında, İsveç ve Finlandiya'nın NATO üyeliğine vetonun, Türkiye'nin partiler üstü ulusal çıkarlarından çok Erdoğan hükümetinin partizan çıkarlarına hizmet için, bu özel dönemde bir araca dönüştüğü algısı çok yerleşik.
Diğer yandan Türkiye'nin batı dünyasında yabancılaşması ve izolasyonunu hızla artırmakta.
Türkiye'nin batıya "yeniden entegrasyonu" ve karşılıklı güven inşaası süreci Türkiye'de göreve gelecek yeni ve farklı bir hükümetin önündeki önemli bir meydan okumadır.
Kader Sevinç