Ekonomik sorunumuzda yaşanan sıkıntıları sürekli olarak dile getiriyoruz. Çokları “felaket tellallığı” yaptığımızı söylüyorsa da biz veriler ışığı altında değerlendirme yapıyor ve sizlerle paylaşıyoruz. Hiçbir zaman da gerçekler dışına taşmıyoruz.

Ortada iyi olan bir şey varsa ya da olacaksa hiç kuşkusuz bunları da yansıtmak ve sizlerle paylaşmak bizim görevimizdir.

Nitekim Türk ekonomisi için umut veren yeni bir gelişmeden söz ederek, bugün de iyi bir gelişme ile karşınıza çıkıyoruz.

Şunun altını çizelim:

Hiçbir zaman hiçbir konuda olumsuz değiliz ve olumsuzluk peşinde de koşmuyoruz. Gerçekler neyse, özellikle de devletin resmi kurumları, ya da yapılan kamuoyu araştırmalarının sonuçlarını değerlendirerek yazılarımızı oluşturmaya çalışıyoruz.

Türkiye’de iyi şeyler olmuyor mu? Hiç kuşkusuz oluyor. Umut veren gelişmeler de varsa bunları da büyük bir mutluluk içinde sütunlarımızda her zaman değerlendireceğiz.

Londra merkezli araştırma şirketi Pricewaterhouse Coopers (PwC) tarafından hazınlanan ‘2050'de Dünya' (World in 2050) rapor günümüzün gelişen ülkelerinin yakın dönemde dünya devleri ile boy ölçüşen ekonomilere dönüşeceğini ortaya koydu.

Bu rapora göre dünyanın en büyük ekonomileri için 2050’de tablo büyük ölçüde değişecek; Çin, dünyanın en büyük ekonomisi olurken, Hindistan ikinci sıraya yerleşecek. Raporda Türkiye'nin 2050 yılında 11. büyük ekonomi olması bekleniyor.

Rapora göre Çin, ABD'yi en büyük ekonomi olarak geride bıraktı bile ve 2030 yılından önce dünyanın en büyük ekonomisi olabilir. 2050 yılına kadar Hindistan da ABD'yi geride bırakarak ikinci sıraya yükselebilir. Endonezya ise Japonya ve Almanya gibi ülkeleri geride bırakarak dördüncü sıraya ilerleyebilir.

Rapora göre 2050 yılından önce dünyadaki en büyük 7 ekonomiden altısı gelişmekte olan ekonomiler arasında yer alabilir.

Raporda 2050 yılında Çin'in Gayri Safi Yurt içi Hasılası (GSYH) 49.9 trilyon dolara ulaşırken, ABD'nin 34.1 trilyon dolar, Hindistan'ın 28 trilyon dolar, Endonezya'nın 7.3 trilyon dolar, Brezilya'nın ise 6.5 trilyon doları bulması ön görülüyor.

Raporda küresel ekonominin yüzde 35'ini oluşturan E7 ülkeleri (gelişen ekonomiler) 2050'de dünya ekonomisinin yüzde 50'sini oluşturacak bir büyüklüğe ulaşacağına da dikkat çekiliyor.

Bu durumda Türkiye, 2050 yılında satın alma Gücü Paritesi (SGP) bazında GSYH büyüklüğü bakımından E7 ülkeleri arasında ikinci sıradaki yerini de koruyabilir.

Raporda, “Türkiye'nin ortalama yıllık yüzde 37'lik bir büyüme gerçekleştireceği varsayımına göre şu anda yaklaşık 800 milyar dolar düzeyindeki GSYH 2030 yılında 1 trilyon 650 milyar doları bulacak. 2050 yılında ise 4 trilyon dolarlık bir GSYH ile Türkiye 11'inci sıraya yerleşecek” deniliyor.

Raporda “Avrupa'daki en hızlı büyüme potansiyeli ile Türkiye'deki geçici zorlukları aşan ve sabırlı davranan yatırımcılar uzun vadede önemli faydalar elde edebilir”sözlerine yer verildi.

“Türk şirketlerinin CEO'ları ekonomik büyüme beklentilerinde düşüşe işaret etse de, kendi şirketlerini her duruma hazırlama konusunda her zaman çok daha inançlı ve deneyimli oldular." denilen raporda şunlara değinildi:

"Bu nedenle ekonomik büyüme beklentisi düşüş gösterdiği bir dönemde bile kendi şirketlerinde büyüme beklentilerinin yüzde 41 ile iyi sayılabileceğini görüyoruz. Zorlu bir yılı geride bırakan Türkiye'nin, gerekli yapısal reformların hayata geçirildiği bir ortamda geleceğinin parlak olduğu görülüyor.”

Özetleyelim:

Türkiye’nin her alanda büyük potansiyeli var. Bunun iyi değerlendirilmesi gerekiyor. Geçen yıla göre önümüzde daha iyimser bir yıl var. Ekonomide alınacak kalıcı kararlarla daha kısa zamanda düzlüğe çıkabileceğimiz de hazırlanan raporda dile getirilmiş.

Perdenin arka tarafında ise, iki küresel güç Amerika ile Çin, ekonomik alanda büyük bir mücadeleye hazırlanıyor. Ancak, raporda Çin ekonomisinin dünyanın en büyük olmaya devam edeceğinin altı çiziliyor. Çinliler her alanda Amerika’yı zorlayacak gibi görünüyor.