Suriye’de başlayan kargaşa ve sıkıntıların hızlanarak sürmesi en fazla Türkiye’yi rahatsız ediyor. En fazla endişe edilen konulardan biri de yeni bir göç dalgasının sınıra doğru hareket etmesidir.
Esad’a bağlı güçler, Rusya’nın da desteğiyle İdlib’e yöneldi, Türkiye’nin kurduğu gözlem noktalarını vurdu. Türk konvoyuna ateş açtı. Rusya lideri Putin’in, Türkiye’yi Soçi mutabakatındaki yükümlülükleri konusunda uyardığı, Türkiye’nin ise aynı günlerde ABD ile güvenli bölge ve müşterek harekât merkezi konusunda uzlaştığı dikkate alındığında, Rusya destekli Suriye’nin İdlib’e yönelik harekâtının zamanlaması, kapsamı ve hedefinin bilinçli biçimde gerçekleştiğini görmekteyiz.
Türkiye, yanlış Suriye politikasının artan maliyetiyle yüzleşiyor. Komşularımızın toprak bütünlüğünün, aynı zamanda kendi toprak bütünlüğümüzün güvencesi olduğunu bir türlü anlamamak, ülkemizi çok boyutlu olarak baskı altına alıyor.
Bu bataktan nasıl çıkarız, kendimizi düzlüğe nasıl atabiliriz şimdi bunun hesapları yapılıyor. Kaldı ki, yanı başımızda PKK/ PYD silahlı güçleri de tehdit oluşturmayı sürdürüyor.
İşin ilginç tarafı Suriye’deki terörist güçlerle hem Amerika’nın, hem de Rusya’nın yakın ilişki içinde olmalarıdır. Bu coğrafyada İran’ın varlığını da göz ardı etmemek gerekiyor.
Bizi takip eden okurlarımız anımsayacaklardır:
Suriye konusunda yazdığımız yazılarda hep şu noktaya değindik:
Suriye bizim için bir bataktır. Yanlış politikalar nedeni ile kendimizi boğulabileceğimiz bir bataklığın içine atıyoruz. Aynı hataları bundan sonra da yinelersek çok daha sıkıntılı bir döneme girebiliriz.
Beka sorunumuz olarak gördüğümüz Suriye’nin kuzeyindeki PKK/PYD terör yataklarını da ancak kendi gücümüz ve kararlılığımızla yerle bir edebiliriz. Dış güçleri bekleyerek bu sorunun çözülemeyeceğini de gördük. Daha fazla beklememiz, yanı başımızdaki teröristleri daha da güçlendiriyor.
Şimdi bu yazdıklarımızın noktasındayız.
İdlib çıkmazında yaşananlar, Türkiye’nin yalnızlığını da ortaya koydu.
Amerika ve Rusya’nın Suriye üzerinde kurdukları oyunda biz “oyunbozan” olmaya çalışıyoruz ama her iki süper gücün de hedefindeyiz.
Suriye’de yaşadıklarımızın sıkıntısını bilmek, aynı sıkıntıları bir daha yaşamamak için yeni stratejilere ihtiyacımız var.
Öncelikle şu gerçeği görelim:
Amerika da Rusya da Suriye’de terör örgütleri ile ilişki ve dayanışma içindeler. Biz, bu konuda Amerika’yı suçluyoruz ama Rusya için sesimizi çıkarmıyoruz. Rusya’nın da terör örgütleri ile ilişkilerini ve dayanışmasını görmezden gelemeyiz.
Gerek Amerika, gerekse Rusya Türkiye’nin Suriye’deki askeri varlığına karşıdır. Biz bu konuda da sürekli Amerika’yı suçluyoruz ama Rusya’yı görmezden geliyoruz. Halbuki Rusya Suriye’de Türk askeri varlığından belki de Amerika’dan daha fazla rahatsızlık duyuyor.
Son İdlib ve bölgedeki gelişmeler Rusya’nın bu niyetini bütün çıplaklığı ile ortaya koymuştur.
Şu anda sınır komşumuz olan Suriye ile sorun yaşıyor muyuz, evet yaşıyoruz. Bu sorunu da ancak Suriye ile çözebiliriz. Çözümü başka adreslerde aramamak gerekiyor.
Ülkeler, sınır komşularıyla sorun yaşayınca ikinci kuşak komşularıyla daha çok yakınlaşmaya girerler. Bu yolla hem sınır komşularına mesaj vermek hem bölgesel düzlemde etkili olmak isterler. Türkiye, Ortadoğu’da yalnızlaştığı için bunu da yapamıyor. Sınır komşularıyla da, ikinci kuşak komşularıyla da sorunlar devam ediyor.
Suriye’de Amerika ve Rusya’nın ortak iş yaptığı artık sır değil. İki süper güç aralarında yaptıkları anlaşma çerçevesinde bu topraklarda istedikleri gibi at oynatıyor. Birbirlerinin de kuyruğuna basmamaya özen gösteriyor.
Son gelişmelerde Rusya’nın da Türkiye için bir dost olmadığı görüldü. Rusya dişini gösterdi. Daha önce Türkiye ile işbirliği yapacağını söylediği konularda geri adım atarak kendi çıkarları doğrultusunda adımlar atmaya başladı. Her zaman söylediğimiz gibi Rusya’ya da güvenilmemesi gerektiği gerçeği ile karşılaştık.
Konu bizim için çok önemli ve Türkiye’nin de geleceğini ilgilendiriyor. Önemsediğimiz bu konuda yazmayı sürdüreceğiz.